Ana içeriğe atla

En İyi İşletme Okulları Sıralamasındayız

Sabancı Üniversitesi’nden uluslararası bir başarı daha:
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi
Financial Times Avrupa’nın En İyi İşletme Okulları Sıralamalarında!

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, Financial Times tarafından hazırlanan ve Avrupa’nın en iyi işletme okullarını değerlendiren listede Executive MBA Programları kategorisinde 42., fakülte kategorisinde de 77. sırada yer alarak uluslararası platformdaki başarılarına bir yenisini daha ekledi.

Financial Times tarafından her yıl, mezunlarının kariyer potansiyeli, performans ve maaş artışı, öğretim üyelerinin uluslararası profili ve araştırma performansı, kadın öğrenci oranı, yabancı öğrenci oranı gibi farklı kriterlerde değerlendirilen programlar arasında yerini alan Sabancı Executive MBA programı katılımcılarına her yıl farklı uluslararası başarılarla değer katmaya devam ediyor.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi’nin Financial Times listelerinde yer almasını değerlendiren Dekan Nakiye Boyacıgiller “Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi olarak, genç bir okul olmamıza rağmen, uluslararası platformda önemli başarılara imza attık. Dünyanın en prestijli akreditasyonlarından, AACSB akreditasyonunu alarak eğitim kalitemizi kanıtladık. Dünyanın önde gelen yönetim bilimleri okullarından MIT Sloan School of Management ile yaptığımız işbirliği anlaşması ile bölgedeki tek stratejik ortağı olduk. Son olarak, bu yıl ilk defa Financial Times Avrupa listelerinde hem Fakülte, hem de Executive MBA programımızla yer aldık. Bizim gibi genç bir fakültenin bu kadar kısa sürede tüm bu uluslararası başarılara ek olarak dünyanın köklü yönetim bilimleri okulları ile aynı listede yer alması büyük bir onur” dedi. 

Dekan Boyacıgiller bu yıldan itibaren yeni bir Uluslararası Executive MBA Konsorsiyumuna katılarak, Sabancı Executive MBA öğrencilerine yeni bir uluslararası eğitim gezisi seçeneği daha sunacaklarının müjdesini de verdi.

Program hakkında daha detaylı bilgi ve sorular için: http://som.sabanciuniv.edu/tr/emba

Kasa Galeri'nin sergisi Ödev: Günümü Gün Et" Art&Education'da

Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri'nin sergisi Ödev: "Günümü Gün Et", dünyanın en geniş sanat haberi platformlarından Art&Education'da yayınlandı:


Sanatçı Batu Bozoğlu'nun işlerinin sergilendiği Ödev: "Günümü Gün Et", 14 Aralık 2012'ye kadar Kasa Galeri'de.

2012 SU Almanak'ta yerinizi alın!

Sabancı Üniversitesi'nin 2012 yılındaki önemli gelişmelerini ve etkinliklerini derleyip yayınlayacağımız 'Sabancı Üniversitesi 2012 Almanak'ta siz de faaliyetleriniz ile yerinizi alın.

Sabancı Üniversitesi 2012 Almanak'ta yer almak için:

2012 yılında gerçekleştirilmiş ve doğrudan Sabancı Üniversitesi ile ilişkili;

  • Projeler
  • Etkinlikler
  • İşbirlikleri
  • Toplantı, panel, konferans, sunum
  • Ödül, teşvik, akademik ve idari başarılar
  • Performans

türlerindeki faaliyetlerinize ait;

  • Yüksek çözünürlüklü jpg formatında 2 - 3 adet fotoğraf,
  • Tam tarih bilgisi,
  • Varsa basın kupürü
  • Fakülte, merkez, birim ve kulüp bilgisi (tam adı ile)
  • Faaliyeti ifade eden, bir veya iki cümleden oluşan içerik.

Pazarlama ve Kurumsal İletişim: meleksari@sabanciuniv.edu adresine en geç 17 Aralık Pazartesi gününe kadar mail ile iletebilirsiniz.

Sabancı Üniversitesi 2011 Almanak

Sabancı Üniversitesi’nde Grafen Tabanlı OLED Ekran Geliştirilecek

Savunma Sanayii Müsteşarlığı‘ndan alınan “ELMAS” Projesi MDBF öğretim üyelerimiz İsmet İnönü Kaya ve Ahmet Oral’ın yürütücülüğünde SUNUM’da gerçekleştirilecek.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın Teknoloji Kazanım Yol Haritası projeleri çerçevesinde; “Elektro-Optik Sensörler” ve “Ekran Teknolojileri” alanındaki araştırma projelerinin sözleşmeleri törenle imzalandı. Sabancı Üniversitesi ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve Aselsan arasında imzalanan ELMAS projesi ”Ekran Teknolojileri” temasında Türkiye’de verilen ilk SSM projesi oldu. Savunma Sanayi Müstaşarı Sn. Murad Bayar’ın başkanlığında gerçekleştirilen imza törenine, Üniversitemizden Rektör Yardımcımız Hasan Mandal, MDBF Dekanımız Yusuf Menceloğlu, SUNUM Direktörümüz Volkan Özgüz ve projeyi gerçekleştirecek olan araştırma ekibi katıldı.

Tek atom kalınlığındaki karbon kristali olan grafenin, ışık geçirgenliği, yüksek elektriksel iletkenliği, sağlamlığı ve esnekliği ile gelecekte pekçok teknolojide uygulama alanı bulması beklenmektedir. Grafen, 2004 yılında keşfedilmiştir ve bilim dünyasında yarattığı etki, araştırmacılarına 2010 yılı Nobel Fizik Ödülü’nü kazandırmıştır. Geleceğin teknolojisi olarak görülen şeffaf, esnek, hafif ve taşınabilir grafen tabanlı ekranlar üzerinde son yıllarda başlayan araştırmalar özellikle asya ülkelerinde endüstri-üniversite işbirlikleriyle hızla ilerlemektedir. OLED teknolojisinin, önümüzdeki 10 yıl içerisinde Sıvı Kristal Ekran (LCD) teknolojisinin yerini alacağı öngörülmektedir.
ELMAS Projesi ile alternatif ekran teknolojilerinin dünya ile eş zamanlı ve milli olarak geliştirilmesi hedeflenmektedir. Proje kapsamında Sabancı Üniversitesi-Aselsan işbirliği ile geliştirilecek grafen tabanlı ekranlar, özgün olarak geliştirilecek olan gösterge ve görüntüleme cihazlarında uygulama alanı bulacaktır.

Türk - Alman Yuvarlak Masa Toplantıları

İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Bahri Yılmaz, Robert Bosch Vakfı desteği ve German Institute for International and Security Affairs (SWP) ortaklığıyla 22-23 Kasım 2012 tarihlerinde İstanbul’da “Alman-Türk Yuvarlak Masa Toplantısı” organize etti.


2010 yılından bu yana düzenlenen konferansa Türkiye ve Almanya’dan 45 uzman katıldı. Yuvarlak masa toplantısının bu yılki konusu “China’s Growing Clout in International Relations; Turkish and German Perceptions” (Uluslararası İlişkilerde Çin’in büyüyen Etkisi; Türk ve Alman Algısı) oldu.

Katılımcılar Almanya ve Türkiye’nin Çin’le ekonomik ilişkileri, Türk ve Alman dış politikasında Çin’in yeri, Çin’in Ortadoğu ve Kuzey Afrika politikası konularını tartıştı. Yuvarlak masa toplantısı, ortak uluslararası siyasal ve ekonomik sorunları sonlandırmak amacıyla Almanya ve Türkiye arasında köprü kurulmasını ve diyaloğun geliştirilmesini hedeflemektedir.

2013 Mezuniyet Sınıfı Temsilcisi Adayları Aranıyor!

Sevgili 2013 Sınıfı!

Mezuniyet heyecanının yaklaştığı şu günlerde Mezuniyet Töreni, Balo ve Yıllıklar'ın hazırlanacağı komitenin bir parçası olmaya ne dersiniz?

2013 yılı Sınıf Temsilcilerinin seçimi için süreç artık başladı.

Aday olmak isteyen arkadaşlar 12 Aralık tarihine kadar 300 kelimelik kendisini anlatan yazısı ile birlikte merve-sumed@sabanciuniv.edu adresine başvurunuzu gönderebilirsiniz..

Bu yıl seçime takımınızla da katılabileceksiniz...

Seçimde tüm adaylarımıza başarılar dileriz..
Ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ

Sevgiler,
SUMED Ofisi

Tek Ecdadımız Kanuni Değil

Milliyet Gazetesi'nden Zeynep Miraç ve öğretim üyesimiz Ayşe Kadıoğlu'nun ecdat tanımlamalarını farklı bir açıdan değerlendirdikleri söyleşileri.

Okumak için tıklayınız.

BİTMEP açılışı yapıldı

Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ), "Bilişim Teknolojileri Meslek Edindirme Programi'nın (BİTMEP) açılışı yapıldı.

BEÜ, Sabancı Üniversitesi, Bitlis Eğitim Tanıtma Vakfı (BETAV), Tatvan Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanlığı ve Bitlis Genç İş AdamlarıDerneği'nin (BIGIAD) işbirliğiyle oluşturulan BİTMEP kapsamında, 40 kişiye 6 ay boyunca 400 saat bilgisayar programları hakkında eğitim verilecek.


Programın açılışına katılan Bitlis Valisi Veysel Yurdakul, BEÜ, iş ve meslek ile sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek, topluma, insanlığa vegelişmeye yönelik bir program ortaya koyduğunu söyledi.

İstihdam garanti yüzdesi düşük olan işlere girilmemesi gerektiğini, ancak Türkiye'de bu konuda yanlışlıkların yapıldığını ifade eden Yurdakul, şöyle konuştu:

"Bu aksi halde, ehliyetli, diplomalı ve sertifikalı işsizler üretiyoruz demektir. Üniversitemiz, iş ve meslek ile sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek,topluma, insanlığa ve gelişmeye yönelik bir program ortaya koymuş. Hepsini kutluyorum. Ayrıca BETAV bütün projelerimize olumlu bakıyor.

Bilişim yükselen bir değer. Dünyada ticaret dahil java programı yaygın olarak kullanılıyor. Bugün çok daha modern, kolay ve çağdaşprogramlardan biri. Bu program bilişim sektöründe ara eleman yetiştirme adına iyi bir tespit. Ayrıca istihdam garantisi sağlanmış. Projenin enönemli tarafı istihdam garantisi. Garanti yoksa o insanlara ızdırap çektirirsiniz. Niteliksiz insanı nitelikli hale getiriyorsunuz. Nitelikliyken işsizkalmak insana ızdırap verir. Fakat biz geleceğe ümitle bakıyoruz ve heyecanımızı muhafaza ediyoruz."

BEÜ Prof. Dr. Rektör Mahmut Doğru ise, böyle bir projeyi Bitlis'te yapmaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, programın doğuda bir ilkolduğunu bildirdi.

Kentteki insanlara istihdam sağlamak amacıyla projeyi hazırlayarak, aldıkları kararla hayata geçirdiklerini belirten Doğru, şöyle devam etti:

"Projemiz 6 ay sürecek. Bu zaman içinde 40 kişiye 400 saat bilişim konusunda eğitim verilecek. Eğiticilerimizde hazır ve kursiyerlerimizi eğitmeyebaşladı. Bu çok önemli bir eğitim. Çünkü bu projemizin arkasında BETAV, BEÜ, Sabancı Üniversitesi, Tatvan TSO ve BİGİAD var. Böyle birprojenin başarısız olması mümkün değil. Projenin maliyeti, eğitici ve kursiyer eğitimi oldukça yüksek. Bitlis'teki gençlerimize bu eğitimleri ücretsizolarak veriyoruz. Buradan sertifika alan kişiler de istihdam edilecek. Yazılım, otomasyon konusunda gençlerin eğitim alması gerekiyor. Buradanalacak olan sertifika, dünyanın her yerinde geçerli olacak. Projeye destek veren herkese teşekkür ediyorum."

BETAV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nezir Gencer de, bu projeye destek veren kişi ve kuruluşların tamamının pozitif olduğunu dile getirdi.

Gencer, "BETAV kendi başına pozitif bir kuruluş. Güzel işler, güzel işlere sebep oluyor. Projeler konuşulur. Ama önemli olan bunun takibiniyapmak. Rektörümüz bunun takibini yaptı ve bugün bunun açılışını yapıyoruz. İnsanlar buradan mezun olacak ve ekmeğe kavuşacak" dedi.

Tatvan TSO Başkanı Bilal Dağdağan ise, BETAV sayesinde Bitlis'in kabuk değiştirdiğini kaydederek, bu projeyle de bilişim alanında kalifiyelielemanların yetişeceğini bildirdi.

Dağdağan, "Bitlis'te 0 ile 29 yaş arasında nüfusumuzun yüzde 72'dir. Bilgisayar alanında kafamız zehir gibi çalışıyor. Bunu ticari projeleredönüştürmek ve 'çorbada tuzumuz bulunsun' diye projeye destek sunduk. İşyerimize bilişim alanında kalifiyeli eleman almak istediğimizde, bizebaşvuranlara bilgisayarın hangi programlarını bildiğini ve hangi programları kullandığını soruyoruz. Bunlar facebook, msn ve oyun bildiklerinisöylüyor. Bu projeyle kalifiyeli elemanların yetişeceğine inanıyorum" diye konuştu.

Konuşmaların ardından program katılanlar, proje kapsamında oluşturulan bilgisayar laboratuvarını inceleyerek, kursiyerlerle sohbet etti.

Kaynak AA

Siber Yarışma: Yalnız Kurt Güvenlikçileri Arıyor!

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'a bağlı Siber Suç Merkezi'nin düzenlediği uluslararası yarışmada geçtiğimiz yıl birincilik kazanan 2011 Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği mezunumuz ve Prodaft'ın kurucusu Can Yıldızlı, tüm siber güvenlik meraklılarını “Dünyayı Kurtaran Hacker” adlı yarışmaya bekliyor.



Türkiye’de siber güvenlik bilincini yeni bir düzeye taşımayı hedefleyen Prodaft, güvenlik meraklılarına kendilerini deneyebilecekleri zorlu ve eğlenceli bir yarışma sunuyor. Ana misyonu dünyayı kurtarmak olan yarışmada, siber güvenlikçilerin bilişim güvenliğinde karşılaşılan çeşitli problemleri çözmeleri bekleniyor.

Analitik düşünce gerektiren konular da dahil olmak üzere toplam 25 farklı problem içeren bu yarışma, 16 - 21 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek. Dereceye giren yarışmacılar, dünyayı kurtarmış olmanın mutluluğunu ödül töreninde bir kez daha hissedecek.

Siz de bu heyecanlı  maratonda yer almak istiyorsanız, www.dunyayikurtaranhacker.com adresindeki yarışmaya kaydolabilir ya da aklınızdaki soruların yanıtını bulabilirsiniz.

Facebook'tan yarışma öncesinde alıştırma soruları yayınlanmaktadır.
www.facebook.com/DunyayiKurtaranHacker

Futbolun Romantik Çocukları

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği doktora öğrencimiz Oğuzhan Oğuz'un, yazar Osman Aktaş ile ismiyle dikkat çeken kitabı 'Futbolun Romantik Çocukları' üzerine yaptığı söyleşi

Sizi Tanıyalım Öncelikle?

Osman Aktaş, 1987’de Bursa’da doğdum. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirerek Pedagojik eğitim aldım. Spor Yönetimi alanında tahsilime başlayarak bu alanda incelemelerde bulundum. Amatör düzeyde futbol oynadım. Futbolun fanatizm boyutuna vardığı günümüzde taraftarların futbola daha sakin ve bilinçli bakabilmesi için çeşitli dergilerde ve blog sayfalarında futbolla ilgili yazılar yazdım.

Kitabınıza geçelim kitabın vadettikleri neler?

Kitap iki bölümden oluşuyor aslında. İlk bölümde sokaktaki elektrik direğinin karşısına taş koyup kale kuran çocukların sokakları nasıl terkedip bilgisayar oyunlarının hakimiyetine girdiğini, taraftarların nasıl yoldan çıktığını ve futbolun sokak aralarındaki çığlıklarını yansıtan hikayelerle dolu. İkinci bölüm ise Türkiye’de futbolun medya düzeni içerisindeki kuklaya dönüşü, yorumcuların donanımsızlığı gibi konularda eleştirilerin ve istatistiklerin yer aldığı bölüm. Bu bölümde aynı zamanda taraftar sadakati sorgulanırken, futbolun yaşam biçimine dönüştüğü süreçte insani boyutunun kaybedilmesine neden olan profesyonellerin yaklaşım biçimleri de mercek altına alınıyor.

İkinci bölümde aslında ilk bölümdeki hikayelerde anlatılan masumiyetin nasıl kaybedildiğini gözler önüne sermek istedim ve bu nedenle bir takım istatistiklerle bu durumu güçlendirdim.

Neden ‘’Futbolun Romantik Çocukları’’ ismini kullandınız?

Türkiye’de bu alanda çıkarılan kitapların hep paraya odaklandığını, taraftarların yarattığı şiddet olaylarına, futbolun çirkin yüzü olan şike ve teşvik olaylarına odaklandığını gördüm. Futbolumuzun babasının elinden tutup maça giden çocukların elinden kaymaya başladığı bu zamanda yeniden futbolun güzel yönünü vurgulamak için hikayelere tabir yerindeyse dört elle sarıldım ve kitabın vermek istediği mesaja en uygun isim de bu gibi geldi bana. Futbolun Romantik Çocukları aslında sokağa çıkıp ailesinden azar işiteceğini bile bile alınan yeni ayakkabısıyla topa vurmaya cesaret eden çocukların tamlamasıdır. Bu tanımı futbol literatürüne kazandırırsak hep kötü anlamlı kelimelerin ve başlıkların olduğu bu sektöre iç açıcı bir isim kazandırmış oluruz düşüncesindeyim. Kitabı okumadan insanların dikkatini doğrudan çeken bir isim oldu sanırım bu.

Kitaptan Yola Çıkarsak Türkiye’de Futbolun Sorunu Nedir?

Türkiye’de bu işi çok iyi bildiğini zanneden insanlara ‘’sorun nedir?’’ Diye sorduğunuzda ‘’Alt Yapı’’ der. Oyuncu yetiştiremiyoruz diye cevap verir. Karşı çıkıyorum buna. Sorun ‘’Üst Yapı’’ Biz asıl yönetici yetiştiremiyoruz. Malikanede büyümüş zengin çocuklarına futbolun yönetimini teslim ettik ve hiç anlamadıkları bu alanda futbolu çamura buladılar.

Bir diğer yanlışımız taraftar gruplarının genellikle ‘’Satın Alınabilir’’ adamlardan oluşması. Sadakatleri takıma değil kendilerini doyuran yönetimlere her zaman. Seneca’nın dediği gibi ‘’Parayla alınan sadakat daha fazla parayla mağlup edilir’’ Durum böyle olunca istikrar sağlanamıyor futbolda. Bir gazeteci, bir taraftar grubu lideri ve bir yönetici aynı uçakta yan yana maça gidiyorsa ve utanmadan her üçü de bunu sosyal medyada paylaşıyorsa fazla yorumlamaya girmemek lazım. 3 yanlış 1 doğruyu her zaman götürür maalesefki.

Seneca Demişken Filozof, şarkıcı, edebiyatçı, siyasetçi derken bir takım kursanız nasıl bir takım olurdu bu?

Kalecimiz Albert Camus kendisi kalecidir zaten, sağ bek Cemil Meriç olurdu. Stoperlerim Engels ve Karl Marx. Karl aynı zamanda takım kaptanım olurdu. Lenin sol bekte olmalıdır tabiki. Ortasahaya göbekte A.Hamdi Tanpınar ve  Jean Jacques Rousseau olurdu kesinlikle. Sol açığım Nietzsche sağ açıkta oynayan oyuncum ise Seneca olurdu. Santraforum Che Guevera’yı serbest oynatırdım tabi ben. Rakibin defansını kolayca dağıtabilirdi sanırım. Diğer forvetim Mustafa Kemal Atatürk olurdu. Onun daha çok sonuca giden bir golcü olacağını düşünüyorum.

Kitabın Taraftarlara Mesajı Neler Bahseder misin?
  
Taraftarı olduğunuz kulübün bireyi olmak yerine taraftarı olarak kalıp gözlerinizi bazı şeylere kapatarak çok sevdiğiniz futbol takımını zenginlerin tatmin aracı olarak kullanmasına göz yummayın. Yanınızda bir kadın otururken hakemin annesine, rakip futbolcunun ailesine küfretmeyin, Televizyonda futbol programı diye yayınlanan magazin programlarına ve futbol dışında her şeyi konuşabilen çığırtkanlara prim tanımaya devam etmeyin. Küfrü abartarak arttırdığınız için tribünde futbolu seven güzel bir kadınla göz göze gelme ve belki de tanışma şansını kaybetmeyin. Bu spora bakışınız ilk kez bir stadyumun merdivenlerinden çıkıp yeşil sahayı gören çocuğun heyecanı kadar özel ve mutluluğu kadar masum kalabilsin.

Son Olarak Eklemek İstedikleriniz

Kitap yalnızca futbolu ve futbolun her unsurunu seven kadınlar ve erkekler için değil ‘’Şu oyundan ne anlıyorsunuz?’’ diyen herkes için de yazıldı. Önümüze servis edilen düzeni yıkıp daha farklı bir oyun düşleyenlerin, futbolu sevmekle futbol üzerine düşünmenin çok farklı şeyler olduğunu kavramasını ve düzenin iyileştirilmesinde rol almasını isteyen bir yazar olarak kitabın okuyucuya farklı bir bakış açısı kazandıracağına sonsuz inancım var.

Zaman ayırdığınız için teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Oğuzhan Oğuz



Abone ol