31/05/2012
-Kentlerin yüzde 10-12'si tasarruf yaparken, tasarrufun en önemli nedeni "Gelecek Kaygısı"
-ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay: "Türkiye'de kentsel nüfusun çok düşük bir bölümü tasarruf sahibi. En büyük sebep yeterli gelire sahip olmayışları. Katılımcıların yüzde 40'a yakını ise tasarruf ihtiyacı olmadığı için ya da tasarruflarını nasıl değerlendireceğini bilmediği için tasarruf yapmadığını iletiyor"
"Türkiye'nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması" sonuçlarına göre, kentlerde yaşayanların yüzde 10-12'si tasarruf yaparken, tasarrufun en önemli nedeni ise "Gelecek Kaygısı" oldu.
Türkiye ekonomisindeki düşük tasarruf oranına dikkati çekmek ve bu alandaki istatistiki veri açığının kapatılmasına destek olmak amacıyla, ING Bank'ın, IPSOS KMG ve Sabancı Üniversitesi tarafından yürütülen, "Türkiye'nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması'nın ilk 6 aylık sonuçları düzenlenen basın toplantısı ile duyuruldu.
2011 yılının son çeyreğinde ve 2012'nin ilk çeyreğinde, kentli ve 18 yaş üstü nüfus içinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, tasarruf sahiplerinin oranı yüzde 10 ile 12 arasında bulunuyor. Tasarruf yapanlar arasında, tasarrufun en önemli nedeni gelecek kaygısı olarak ifade edilirken, en çok kullanılan tasarruf araçları vadeli-vadesiz hesap, altın ve döviz oldu.
Toplantıda böyle bir araştırmayı hayata geçirme nedenlerini paylaşan ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay "İyi bir tasarruf bankası olabilmek için Türkiye'de tasarruf konusunda bilgi birikimini, farkındalığı ve ihtiyaçları anlamaya gerek olduğunu gözlemledik. Türkiye'de, tasarruf konusunda ciddi bir veri açığı var. Bir ilke imza atarak ilk Tasarruf Eğilimleri Araştırması'nı hayata geçirdik. Araştırmanın bu boşluğu doldurmak konusunda önemli bir işlev göreceğine inanıyorum ve bu çalışmayı gerçek anlamda toplumsal bir yatırım olarak görüyorum. Bu araştırmayı bundan sonra düzenli olarak yapıp sizlerle paylaşıyor olacağız." diye konuştu.
Araştırmanın dikkat çeken sonuçlarına da değinen Abay şunları kaydetti:
"Sonuçlar gösteriyor ki, Türkiye'de kentsel nüfusun çok düşük bir bölümü tasarruf sahibi. Bunun arkasındaki en büyük sebep yeterli gelire sahip olmayışları. Ancak katılımcıların yüzde 40'a yakını ise tasarruf ihtiyacı olmadığı için ya da tasarruflarını nasıl değerlendireceğini bilmediği için tasarruf yapmadığını iletiyor. Dolayısıyla Türkiye'de tasarruf seviyelerini arttırabilmek için finansal okuryazarlık, tasarruf yapma alışkanlıklarını edinme ve nasıl yapılabileceğini göstermek üzerine hepimize görevler düşüyor."
Kişilerin iş kaybı gibi çoğunlukla beklenmedik olaylardan tasarrufa yöneldiğinin altını çizen Abay, emeklilik ve yaşlılık için tasarrufun ise üçüncü sırada yer aldığını söyledi. Abay, sistemdeki tasarrufların uzun dönemli tasarruflar olmasının önünde bir engel teşkil ettiğini belirterek, "Burada kişileri daha orta ve uzun vadeli tasarrufa yönlendirmek için de tedbirlerin alınması gerektiği görüşündeyiz. Tasarruf konusu bildiğiniz gibi Hükümetin de öncelikli konusu ve uzun bir süredir gündeminde. Hükümet son dönemde uzun vadeli tasarrufun teşvik edilmesi yönünde birtakım aksiyonlar aldı ve almaya devam ediyor. Bu çerçevede bireysel emeklilik sisteminde yapılan düzenlemelerin tasarrufların artmasında etkili olacağına inanıyorum. Bankacılık sistemi açısından da küçük tasarruf sahiplerinin orta uzun vadeli tasarruf yapmalarını teşvik edecek yapılar faydalı olacaktır." değerlendirmesini yaptı.
-"Her ay 26 ilde 800 kişi ile görüşülüyor"
IPSOS KMG Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Tonguç Çoban araştırma kapsamında her ay 26 ilde 800 kişi ile görüşüldüğü bilgisini vererek, araştırmada tasarrufun içerdiği başlıkları, Bankalarda duran Türk Lirası veya döviz cinsinden vadeli hesaplar, Bankalarda ve/veya aracı kurumlarda duran hisse senedi, hazine bonosu, devlet tahvili gibi menkul değerlerin parasal tutarı, Bankalarda duran yatırım hesapları ve katılım fonları, Bireysel emeklilik fonları, Bankalarda vadesiz hesapta / likit fonda Türk Lirası veya döviz cinsinden duran miktarın o ay içinde harcanmayan/harcanmayacak bölümü, Cüzdan, kasa, yastık altında duran paranın (döviz, altın dahil) o ay içinde harcanmayan/harcanmayacak bölümü olarak sıraladı.
-"Uzun vadede tasarruf yapmak Türkiye'de hala lüks gibi..."-
Araştırmanın 2011 son çeyrek ve 2012 ilk çeyrek sonuçlarını karşılaştırmalı olarak paylaşan ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren tasarruf sahipliği ve nedenleri ve bankacılık sisteminde tasarruf konularına değinerek, uzun vadede tasarruf yapmanın Türkiye'de hala lüks gibi olduğunu söyledi.
Dağdeviren araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"2011 son çeyrek ve 2012 ilk çeyrekte kentli 18 yaş üstü nüfus içinde tasarruf sahiplerinin oranı yüzde 10 ile yüzde 12 arasında kaldı. Bu oranlar, Türkiye'nin dünyada tasarruf oranı en düşük ülkelerden birisi olmasıyla örtüşüyor. 2012'in ilk üç ayında tasarruf sahipliği oranı gerilese de, gelecekte tasarruf yapmayı planlayanların oranında artış gözleniyor. Tasarrufu olmayanların yüzde 61'inin yeterli geliri olmadığı için tasarrufu yok. Tasarrufu nasıl değerlendireceğini bilmeyenlerin oranı da yüzde 15 ile hiç de azımsanmayacak düzeyde. Bu kesime finansal "okuryazarlık" kazandırılması, tasarruf sahiplerinin oranını arttırabilir. Tasarruf yapmak aslında bir alışkanlık. Tasarruf sahiplerinin yarısından fazlası düzenli tasarruf yaptığını belirtiyor. Mart 2012 dönemi itibarıyla düzenli tasarruf yapmayanların yüzde 40'ı da geçen 3 ayda tasarruf yaptığını, yüzde 54'ü gelecek 3 ayda tasarruf yapmayı planladığını söylüyor."
Dağdeviren, tasarrufun en önemli nedeninin gelecek kaygısı olduğunu hatırlatarak, beklenmedik olaylara karşı güvence olması için tasarruf ettiğini belirtenlerin oranının 2011 son çeyrekte yüzde 58, 2012 ilk çeyrekte yüzde 46 olarak gerçekleştiğini aktardı.
-"2012'nin ilk üç ayında dövize ilginin azaldığı, fonlara ilginin arttığı söyleyebiliriz"
Sengül Dağdeviren, en çok kullanılan tasarruf aracının vadeli/vadesiz hesap, altın ve nakit olduğunu vurgulayarak, "Tasarruf araçları arasındaki sıralamada son iki çeyrekte ilk üç değişmedi fakat 2012'nin ilk üç ayında dövize ilginin azalıp, fonlara ilginin arttığını söyleyebiliriz." dedi.
Dağdeviren, iki çeyrekte yaşanan değişimlerin daha doğru analiz edilmesi için araştırmaya daha uzun dönemli bakmak gerektiğini ve bunun ancak bir yıllık veri setine ulaşılması ile birlikte olabileceğini de hatırlattı.
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Filiztekin ise toplantıda araştırmadan çıkan sonuçlara ilişkin şunları söyledi:
"Tasarrufların yatırıma dönüştürülmesi, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve gelecekte refaha ulaşmanın olmazsa olmaz gereğidir. Bu nedenle de, tasarrufu özendiren güdülerin anlaşılması ve bu tasarrufların yatırıma yöneltebilmenin yollarının bulunması gerekiyor. Araştırmayı bu açıdan önemli bir girişim olarak değerlendiriyorum. Araştırma kapsamında elde edilen 6 aylık veriler henüz sağlıklı yorum yapak için yeterli değil. İlerleyen dönemlerde eldeki verileri hem daha iyi anlama şansına sahip olacağız, hem de ne kadar önemli olduğunu daha açık olarak görebilecek, detaylı analiz yapabileceğiz."