16/10/2014
Sabancı Üniversitesi, Avrupa’nın en prestijli yayınlarından European Journal of Women’s Studies’in (Avrupa Kadın Çalışmaları Dergisi – EJWS)20. Yılı kutlamaları kapsamında,uluslararası bir konferans düzenliyor. "Toplumsal Cinisiyet ve Siyasi Değişim Anlatıları Konferansı" başlığını taşıyan konferans, 17-18 Ekim 2014 tarihlerinde, Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek.
Konferansın açış konuşmalarını, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve European Journal of Women’s Studies’in editörlerinden Ayşe Gül Altınay, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Hülya Adak ve Vrije Universiteit Amsterdam Öğretim Üyesi Kathy Davis yapacak. Konferans açış konuşmalaranın ardından panellerle devam edecek.
Dergi, (EJWS) 20. yılını muhtelif krizlerin ortaya çıkardığı kemer sıkma politikaları, muhafazakâr ve ırkçı politikaların yükselişi (ve bunlara çok sayıda kadının katılışı), şehirlerde kamusal alanların kontrolünü tekrar ele geçirmek isteyen ve temsili politikanın sınırlarına meydan okuyan kitle hareketleri, bedenler üzerindeki kontrolü genetik ve moleküler düzeye taşıyan neoliberal biyo-politikalarla şekillendirilen, toplumsal cinsiyet ve cinsellik rejimlerinde görünüşte çelişkili değişikliklerin meydana gelerek kadınların ve norm dışı cinselliklerin haklarının genişletildiği sırada nefret suçlarının, cinsel şiddetin ve yeni baskı ve kontrol mekanizmalarının yükseldiği, son derece politize olmuş bir ortamda kutluyor.
Avrupa’nın güney ve doğu sınırlarında kadınlar, otoriter rejimleri değiştiren “devrim”lerde kilit rol oynamış olup buna karşı dini ve siyasi tepkilerle yüzleşiyor. Suriye ve Irak örneklerinde kadınların hayatları savaş ve cinsel şiddet nedeniyle altüst olmakta ve kadınlar, Avrupa ve Ortadoğu’daki en zayıf sığınmacı gruplarından biri haline geliyor. İklim değişikliğinin getirdiği güçlükler ve gerek suya gerek diğer kaynaklara erişimin zorluğu, kadınların zayıf durumunu daha da şiddetlendiriyor.
Bu bağlamda feminist akademisyenler zor sorularla karşı karşıya kalıyor. Örneğin, birçok ülkede eşcinsel evliliğinin serbest bırakılması daha on yıl önce hayal dahi edilemezken, bu gibi “normalleştirme” operasyonları sınıflar, ırklar, etnik kökenler ve dinler genelinde kesişen politika ve dayanışmaları tehlikeye atıyor. Ayrıca “cinsiyet eşitliği” ve “kadın özgürlüğü” gibi terimler, çok sayıda kadını ön saflarında barındıran sağ hareketlerce de benimseniyor. Feminist aktivistler ve akademisyenler bu duruma nasıl karşılık verecek? Kadınların, LGBTİ bireylerin veya feminist/kuir kavramsal araçlarının muhafazakâr ve ırkçı gündemler için kullanılmasına nasıl tepki göstereceğiz? Feminist teori ve aktivizmin yıllar içinde geliştirmiş olduğu araçlar, toplumsal ve siyasi ortamımızda meydana gelen muazzam değişikliklere yetecek nitelikte mi, yoksa Virginia Woolf’un deyimiyle “yeni sözler, yeni yollar” bulmamız mı gerekecektir? Yükselen kitle hareketleri ya da ulusaşırı hareketlerde yeni sözler, yeni yollar görebiliyor muyuz?
Bu konferans, günümüzdeki siyasi değişikliklerin feminist bakış açısıyla tartışılacağı dinamik bir forum oluşturup iki ana konu üzerine odaklanacak. Bunlardan biri güncel siyasi değişikliklerin anlatılarında toplumsal cinsiyetlendirme ve cinselleştirmeyi anlamak, diğeri ise feminist ve LGBTİ hareketlerin siyasi değişim anlatılarına karşılık verme ve/veya alternatif anlatılar oluşturma yollarını tahlil etmek oluyor.