Ana içeriğe atla

Kemal Derviş Washington'da Atatürk’ü anma konferansında

Kemal Derviş Washington'da Atatürk’ü anma konferansında

Kemal Derviş Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğinde her yıl düzenlenen Atatürk’ü anma konferansında Türkiye’nin 2023’te dünyanın 10 en büyük ekonomisi arasında nasıl yer alabileceğini anlattı.


Kemal Derviş: “Uzun vadede ekonomik başarının mutlaka toplumsal ve siyasal barış ortamına ihtiyacı var”

Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi, İstanbul Politikalar Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, 13 Kasım Salı akşamı Türkiye’nin Vashington Büyükelçiliğinde, “Cumhuriyet’in Yüzüncü Yıldönümü Yolunda Türkiye” başlığını taşıyan ve geleneksel olarak Atatürk’ü anmak için 10 Kasım’a yakın bir tarihte düzenlenen bir konferans verdi.

Büyükelçi Namık Tan’ın evsahipliğinde ve Türk-Amerikan Dostluk derneklerinin de çağrısı üzerine, Kemal Derviş, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından günümüze kadar Türkiye’nin neler başardığını anlattıktan sonra, 2023 yılına hazırlanış süreci üzerinde durdu. 2023 yılında, geleceğe güvenle bakan bir yirmibirinci yüzyıl Cumhuriyetini ve Demokrasisini kutlayabilmek için yeterli ölçüde iç kaynaklar tarafından finanse edilebilen yüksek bir yatırım oranının öneminin altını çizdi. Yeterli yatırım ve iç tasarrufa dayalı sürdürülebilir hızlı bir büyüme için de toplumsal barışın ve ulusal bütünlüğün şart olduğunu söyledi.

Kemal Derviş, barışı amaçlayan, başka ülkelerle ekonomik, kültürel ve siyasal ilişkileri geliştiren, komşu ülkelere yardım elini uzatan ama onların olası iç çekişmelerinde taraf olmaktan kaçınan bir politikanın ekonomik açıdan yararlı olacağını ve Atatürk’ün yaklaşımını devam ettireceğini sözlerine ekledi. İç barışın köklü biçimde yerleşmesi için de  her türlü şiddetin dışında ve Türkiye’nin bütünlüğü içinde, Kürt kökenli vatandaşların kendi kimlik ve kültürlerini Türkiye vatandaşı olarak çok rahat bir biçimde yaşayabilecekleri bir yasal ve siyasal çerçevenin bir an önce gerçekleşmesi gereğine dikkat çekti. Bunun da ancak terörün sona erdiği, herkesin sadece ve gerçekten demokratik yöntemlerle hedefine varmaya çalıştığı bir ortamda mümkün olacağını sözlerine ekledi. İster laikliğin tanımı etrafındaki tartışmaların, ister Kürt kimliği ile ilgili yenilikçi önerilerin, Atatürk’ün her zaman cesur ama gerçekçi, çözüme odaklı ve çağın koşullarına uyan yaklaşımını hatırlayarak, ileriye götürülmesinde yarar gördüğünü belirtti.

Kemal Derviş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başarılı bir demokrasi, seçimleri kazananların her istediğini yaptığı bir “kazanan hepsini alır” sistemi değildir. Bireysel olarak vatandaşları, muhalefeti ve azınlıkta olanları koruyan bir denge ve denetleme sistemi içermek zorundadır. Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne doğru giderken, Türkiye artık, kurucularının,  uygulamaya geçirememiş olsalar da, nihayetinde arzu ettikleri gibi, ülkenin tam ve normal olarak işleyen bir demokrasi haline geldiğini, kendi vatandaşlarına ve dünyaya gösterme şansına sahiptir."

Son olarak Kemal Derviş, uzun vadede ekonomik başarının mutlaka sosyal ve siyasal barışı sağlayan bir ortama ihtiyaç duyduğunu ve bunu Türkiye’nin bütün dünyaya dönük biçimde ama kendini yeniden tanımlayan bir Avrupa’nın güçlü bir üyesi olarak çok daha iyi sağlayabileceğine inandığını, geçmiş birçok konuşmasındaki gibi, özellikle vurguladı.