Ana içeriğe atla

Kemal Derviş: "Makroekonomik politikaların etkinliği için dengeli, sürdürülebilir bir borca dayalı hane halkı gelir artışı şart"

Kemal Derviş: "Makroekonomik politikaların etkinliği için dengeli, sürdürülebilir bir borca dayalı hane halkı gelir artışı şart"

Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, kurulun yıllık olağan toplantısı çerçevesinde Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin konuğu olarak 
8 Ekim Cuma günü, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi the Seed salonunda “Makroekonomik Politikalar, Gelir Dağılımı ve Dünyanın Ekonomisindeki Gelişmeler” başlıklı bir konuşma yaptı.

Konferansa, Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu üyelerinin yanı sıra, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker de katıldı.

Kemal Derviş’ten makroekonomik istikrar için 3’lü formül
Kemal Derviş konuşmasına 2008 yılında yaşanan küresel mali krizin bir değerlendirmesini yaparak başladı. 1930’lu yıllarda yaşanan büyük buhranla ve yakın zamanda yaşanan bölgesel krizler hakkında kısa değerlendirmeler yapan Derviş, 2009’un ikinci çeyreğinde ciddi bir toparlanma olduğunu söyledi. Derviş, para piyasalarındaki iyimser havanın Yunanistan’da yaşanan krizle dağıldığını ve dünyanın yeni bir sorun kümesiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Derviş, son gelişmelerin devlet borçlarının gelişmiş ülkelerde çok önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını ve bu ülkelerdeki büyüme hızının giderek azaldığını belirtti. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerin krizden en az etkilenerek çıktığının altını çizdi.

Washington’daki Dünya Bankası toplantısının genişletici para politikasına devam etme ve büyümeyi temin etme hedefi arasındaki ikilemle açılacağını ifade eden Derviş, makroekonomik dengenin sağlanması için üç temel politikanın uygulanması gerektiğini vurguladı. Derviş uygulanması gereken politikaları şu şekilde sıraladı:

1. Dünya ekonomisine yön veren G20 ülkelerinin eşgüdüm ve ortak politikalar üretmesi
2. Öngörülebilir, dinamik ve mali kurallara dayalı bir maliye politikası sürdürülmesi, bu çerçevede paniğe kapılmayarak, kolaycılıktan ve belirsizlikten çekinilmesi
3. Dengeli, sürdürülebilir bir borca dayalı hane halkı gelirinin artırılmasının sağlanması

Dengeli ve sürdürülebilir hane halkı geliri artışı Türkiye için de kritik
Konuşmasında Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kemal Derviş, Türkiye’nin kriz sürecinde en çok tartışılan ülkelerden biri olduğunu söyledi. Derviş, Türkiye’nin kriz süresince ticaretini yeni pazarlara yöneltmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi.  Türkiye’nin büyüme potansiyelinin %8’in altında olmayacağına inandığını ifade eden Derviş, cari açığı azaltmanın önemine değindi. Derviş, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dengeli ve sürdürülebilir bir hane halkı geliri artışının kritik olduğunu söyledi.

Gerçek anlamda büyümenin sağlanabilmesi için bireylerin üretim artışından paylarını alması gerektiğini söyleyen Derviş, makroekonomik düzeyde dış borç açığının bulunduğunu belirterek, “Paniğe kapılmadan temkinli yaklaşılması gerek” dedi.

Gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlama, dünya ekonomisini olumsuz etkiler
Kemal Derviş konuşması boyunca dünya ekonomisindeki çarpıcı rakamları da dinleyicilerle paylaştı. ABD’de işsizliğin %10 seviyelerinde olduğunu, Fransa ve Güney Avrupa’da da işsizliğin arttığını, bir tek Almanya’nın aldığı tedbirlerle istihdam konusunda istikrarı koruduğunu belirtti.

Borç oranlarının gelişmiş ülkelerde %100’e yaklaştığını, Japonya’da %220’yi bulduğunu söyleyen Derviş, Türkiye’nin 2000’li yıllarda yaşanan kriz ortamında bile %90 oranını ancak geçtiğini vurguladı. ABD, Avrupa ve Japon ekonomisinin dünya ekonomisinin %65’ini oluşturduğunu ifade eden Derviş, bu ekonomilerdeki büyüme oranının, dünya geneli için belirleyici olduğunu söyledi. Gelişmiş ülkelerdeki yavaş büyümenin tüm dünyayı etkileyeceğini ifade eden Kemal Derviş, “Bu yavaşlama devam ederse gelişmekte olan ülkelerin büyümesinde %30 – 40 oranında düşüş” olur dedi.