08/11/2010
Çeşitli servis sağlayıcılar kullanarak, ister bilerek ister farkında olmadan, mahremiyetimizi başkalarına emanet ediyoruz. Çektiğimiz mesajlar, attığımız mailler, internete yüklediğimiz fotoğraflar, kullandığımız kredi kartları, yaptığımız telefon konuşmaları, sosyal ağlardaki bilgilerimiz sayesinde her zaman bir göz üzerimizde bulunuyor.
Bütün bu servislerin sağladığı kolaylığa ve rahatlığa karşı kendi gizliliğimizi takas ediyoruz. Bunu önlemek istediğimizde bu sefer de istihbarat ağları zayıflamaya başlıyor. Burada da kafamıza şu soru takılıyor: Mahremiyet mi, Güvenlik mi?
Erkay Savaş: "Gelişen teknoloji (cep telefonları, bilgisayarlar, İnternet, sosyal paylaşım siteleri, arama motorları vb.) günlük hayatımıza girdikçe, bunların yararlarının hayatımızı güzelleştirmesinin, kolaylaştırmasının yanısıra, bizi bir tehlike bekliyor: mahremiyetimizi (privacy) tamamen kaybetmek. Çünkü, bahsettiğimiz türden teknolojileri kulandıkça, ardımızda sanal/dijital izler bırakıyoruz. Bunlar bizim mahremiyetimizin ihlal edilmesinde, daha da ötesinde kriminal amaçlı olarak, kullanılabilir.
Şu soru akla geliyor: Teknolojinin bizden geri aldığı mahremiyetimizi, teknoloji bize geri verebilir mi? Kimine göre, biz mahremiyetimizden tamamen vazgeçmeliyiz. Bu umutsuz bir çaba olur. Daha da ileri giderek, "benim hayatım açık bir kitap, isteyen okuyabilir" diyenler de yok değil. Kimi aktivistler ve teknolojistler tam tersini düşünüyor ve mahremiyetimizi yeniden yine teknololojiyi kullanarak ve/veya (yasal) düzenlemeler sayesinde yeniden tesis edebileceğimizi söylüyor.
Mahremiyetin tamamen ya da yanlış bir şekilde tesis edilmesinin dezavantajlarını da düşünmek gerekir. Bu durumda kriminal eğilimli kişilerin de bu durumdan istifade edeceğini unutmamak gerekir."
Konunun devamı Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Öğretim Üyesi Erkay Savaş ile birlikte yarın tartışılacak.
Tarih: 9 Kasım 2010
Saat: 20.00
Yer: FENS L062