Ana içeriğe atla

Uluslararası Dil Öğretimi Konferansı başlıyor

30-31 Mayıs’ta Diller Okulu Minerva Palas’ta düzenlediği konferansta katılımcıları ağırlıyor.  Öğrenci ve öğretmen otonomisinin tartışılacağı konferansın başlığı “Learners & Teachers on the Road to Autonomy”.  

Dünyanın pek çok ülkesinden katılımcıların kayıt yaptırdığı konferans 30 Mayıs Cuma günü başlıyor.

Alanında uluslararası üne sahip üç ana konuşmacının yer aldığı sunumların yanısıra  araştırmacı ve eğitimcilerin  atelye çalışmaları ve sunumları 2 gün boyunca Minerva Palas’ta takip edilebilecek.  Bu organizasyon Sabancı Üniversitesi Diller Okulu ve IATEFL LASIG tarafından gerçekleştiriliyor.  

Detaylı bilgi için: http://lasig2014.sabanciuniv.edu/  

Komplo Zihniyeti: Tepenin Ardı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2013 yılı Eylül ayından itibaren "Sinema-Siyaset Buluşmaları" başlıklı aylık toplantılar serisi düzenlemektedir.

“Sinema-Siyaset Buluşmaları” serisinin amacı, film yönetmenleriyle, sosyal bilimler alanında çalışan akademisyenleri bir araya getirerek, günümüz Türkiye siyasetini tanımlayan meselelerin sinemayla birlikte tartışılabileceği bir platform oluşturmaktır.

İPM, 29 Mayıs 2014, Perşembe günü, saat 17.30’da gerşekleşecek “Komplo Zihniyeti: Tepenin Ardı (2011)” başlıklı dokuzuncu buluşmaya ilgilenen herkesi davet etmekte.

LCV için buraya tıklayınız ve açılan formu doldurunuz.

Not: Etkinlikte film gösterimi yapılmayacaktır.

Rekabet Gücü Ödülü 2014 sahiplerini buldu

Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ile TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet  Forumu’nun bu yıl dördüncüsünü düzenlediği Rekabet Gücü Ödülleri sahiplerini buldu. 

TÜSİAD, SEDEFED ve REF tarafından düzenlenen “İmalat Sanayisinde Rekabet Gücü temalı 9. Rekabet Kongresi’nde düzenlenen ödül töreninde üç ayrı kategoride verilen ödülleri, Türkiye’nin hizmet ve imalat sektörlerinde rekabette fark yaratan firmaları kazandı. 

Ödül alacak firmayı seçmekte zorlandık

Rekabet Gücü Ödül Töreni’nde öncelikle ödüle kaynaklık eden Rekabet Gücü Modeli Kurucuları Prof.Dr. Dilek Çetindamar ve Hakan Kilitçioğlu; ödülün nasıl verildiğini ve hikayesini açıklayan bir konuşma yaptılar. 

Daha sonra Ödül Jürisi başkanı Prof.Dr. Dilek Çetindamar üç ayrı kategoride Büyük Ödül alan firmaları şu şekilde açıkladı:

 Hizmet Sektörü Rekabet Gücü Büyük Ödülü: Kiğılı

• İmalat Sanayisi Rekabet Gücü Büyük Ödülü: ODE Yalıtım

• KOBİ Kategorisi Rekabet Gücü Büyük Ödülü: AKPRES

Prof.Çetindamar, çok zorlu ve uzun bir öz değerlendirme ve uzman değerlendirmesi sonucunda verilen ödülleri kazanan firmaları tebrik etti ve firmaların geliştirdikleri stratejileri ve iş modellerini incelediklerinde Türk özel sektörü adına gurur duyduklarını dile getirdi. 

Ödül töreninde kürsüye çıkan, Ode Yalıtım Mali İşler Direktörü Kemal Direk, Kiğılı CEO Yardımcısı Yönetim Bilimleri Fakültesi 2010 mezunumuz Sena Suerdem ve Ak-Pres Yönetim Kurulu Başkanı, EMBA 2013  mezunumuz Oğuzhan Küçükoğlu, ödül sürecine ilişkin duygu ve düşüncelerini dile getirdiler.

Tören finalist firmaların yoğun katılımı ile tamamlandı.  

Mezunumuz Mezher Atlı'nın genetik araştırmaları

Biyoloji Bilimleri ve Biyomühendislik programı 2002 mezunumuz Mezher Atlı, ABD'de yürüttüğü GENOM araştırmalarını Hürriyet gazetesi köşe yazarı Vahap Munyar'a anlattı:

Haberin tamamını okumak için resme tıklayınız:


SU Öğrenci Birliği'nin 'Avrupa Öğrenci Birliği' Toplantısı

Sabancı Üniversitesi Öğrenci Birliği ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğrenci Konseyi Türkiye’yi temsilen, Slovakya’nın Bratislava kenti ile Avusturya’nın Viyana kentinde gerçekleştirilen 66. Avrupa Öğrenci Birliği (ESU) Yönetim Kurulu Toplantısı’na davet edildi.


Türkiye’nin ESU üyeliği için büyük önem arz eden Yönetim Kurulu Toplantısı’nda Sabancı Üniversitesi Öğrenci Birliği Eşbaşkanları Melis Yazıcıoğlu ve Çağlar Genç ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Melih Elidüzgün ile üyelik sürecinin sonuca bağlanması için bir sunum gerçekleştirdi. “T-Youth Association” (T-Genç) adına yapılan sunum sonundaki oylama ile birlikte, ESU temsilcileri Türkiye’nin Avrupa Öğrenci Birliği’ne üyelik sürecinin resmi olarak başlamasını kabul etti.


Viyana Üniversitesi’nde Melis Yazıcıoğlu, Çağlar Genç ve Melih Elidüzgün tarafından gerçekleştirilen üyelik sunumu ESU temsilcilerinden büyük övgü topladı. Türkiye'de bulunan üniversite öğrencilerini temsilen uzun süredir çalışmaları sürdüren Sabancı Üniversitesi Öğrenci Birliği ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğrenci Konseyi, Türkiye’nin ESU üyeliğinde büyük pay sahibi.

Organizasyon kapsamında, Bratislava Ekonomi Üniversitesi’nde yapılan panelde “Avrupa’da Öğrenci Değişim Programlarının Zorlukları” tartışıldı. Bu panelde, Doğu Avrupa Öğrencilerinin sıkıntılarının tartışıldığı oturuma, öğrencimiz Çağlar Genç Türkiye’de ki öğrencilerin sorunlarından bahseden bir sunum hazırlayıp panele panelist olarak katıldı. Aynı zamanda, Türkiye temsilcilerinin de içinde bulunduğu ESU heyeti Slovakya Cumhurbaşkanı Ivan Gasparovic ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Dünya çapında yaşanan toplumsal olaylara duyarlılığı ile bilinen ESU Yönetim Kurulu Toplantı sonunda, Viyana Üniversitesi önünde gerçekleştirdiği protesto ile Nijerya'da kaçırılan 200 kız öğrenciyi unutmadı ve kaçırılan çocukların hemen bulunması için Nijerya hükümetine çağrıda bulundu.

Avrupa Öğrenci Birliği (ESU) 39 farklı ülkeden 47 uluslararası öğrenci birliğini tek çatı altında toplayarak Avrupa'da 15 milyondan fazla öğrenciyi temsil eden ve merkezi Brüksel'de bulunan kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu konumunda. Ayrıca ESU, Avrupa Birliği, Bologna Süreci ekibi, Avrupa Konseyi ve UNESCO ile işbirliği içinde olarak öğrencilerin sosyal ve kültürel faaliyetlerini destekleyip Avrupa'da eğitim kalitesini arttırmayı amaçlıyor.

CAP Ödülleri sahiplerini buldu

Yönetim Bilimleri Fakültesi’nin MBA Programı kapsamında gerçekleşen CAP (Company Action Projects) kapsamında düzenlenen CAP Yarışması sonuçlandı. 


Yarışma sonucunda En İyi CAP Ödülü’ne ve En İyi CAP Raporu Ödülü’ne Dilek Uygungelen, Igor Petrusca ve Kadir Bilir’den oluşan Pfizer takımı ile En İyi CAP Sunumu Ödülü’ne Banu Özak, Duygu Sanaç ve Emir Sunay’dan oluşan GE Takımı layık görüldü.

CAP Yarışması’nın jürisinde Vodafone Yetenek Geliştirme Direktörü Bülent Bayram, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Gökhan Eyigün, Zorlu Holding Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Ali Yalçın ile Sabancı Üniversitesi Profesyonel Programlar Direktörü Yusuf Soner yer aldı.

Yarışmada dört takım yarıştı. Coca-Cola İçecek ekibi operasyon projesinde uluslararası ekipman sağlayıcıların denetimini ele aldı. Deloitte ekibi finans projesinde farklı sektörleri araştırma, şirketlerin finans dinamiklerini anlama ve Türkiye’de GDP oranının ne kadar artacağı üzerine çalıştı. GE ekibi pazarlama projesinde daha etkili ve verimli B2B şirket lansmanını inceledi. Son olarak Pfizer ekibi de pazarlama projesinde tanıtım öncesi, sırası ve sonrası yönetimi ve tükecilere dokunan daha etkili mesaj verme konusunu ele aldı.

Sosyal adalet ve sürdürülebilir kalkınma için eğitimde eşitlik şart

ERG, yayımladığı “Türkiye Eğitim Sisteminde Eşitlik ve Akademik Başarı” başlıklı araştırma raporu, Türkiye’de akademik başarının öğrencinin sosyoekonomik durumundan önemli ölçüde etkilendiğine, sosyoekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin okullulaşma ve yüksek akademik başarı olasılıklarının da düşük olduğuna dikkat çekiyor.

Rapor, eğitimde erişim, devam ve mezuniyet sorunlarına yönelik hedefli politikalar geliştirilmesinin ve dezavantajlı çocuklara yatırım yapılmasının topluma daha yüksek öğrenci başarısı ve sürdürülebilir kalkınma olarak geri döneceğinin altını çiziyor.

22 Mayıs 2014, İstanbul

ERG’den Işıl Oral ve Eileen McGivney tarafından hazırlanan “Türkiye Eğitim Sisteminde Eşitlik ve Akademik Başarı” başlıklı araştırma raporu, Türkiye’de nitelikli eğitime erişimi olan ve olmayan grupların akademik başarılarının, kişisel özelliklerle ve okul kaynaklarıyla ne ölçüde ilişkili olduğuna ışık tutuyor. Rapor, Türkiye’de akademik başarının sosyoekonomik durumdan önemli ölçüde etkilendiğini ortaya koyuyor.

“Özellikle ortaöğretim kademesinde eğitime erişimde cinsiyet ve coğrafi bölgeler arasında halen büyük farklar var. Devamsızlık ve okul terklerinin de eğitimde ciddi sorun alanları olarak öne çıktığı görülüyor” diye sözlerine başlayan ERG Politika Analisti Işıl Oral, araştırma raporuyla ilgili şunları söyledi; “Eğitim sistemi, kişisel ve sosyokültürel özellikler, sosyoekonomik durum ve sağlık durumu gibi etmenlerden bağımsız olarak her bireye eşit başarı ve gelecek fırsatı tanıyacak biçimde işlemelidir. Dezavantajlı öğrencilere yatırım yapmak, topluma daha yüksek öğrenci başarısı, yüksek istihdam ve sürdürülebilir büyüme olarak geri döner. Türkiye’de nitelikli eğitime erişimde eşitliği artırmak için adımlar atılması ve içermeci eğitim politikalarının hayata geçirilmesi, yoksulluk döngüsünün kırılarak sosyal adaletin artırılması açısından da önemlidir.”

ERG, eğitimde bölgelerarası ve sosyoekonomik eşitsizlikleri en aza indirmek için önemli politika önerileri sunuyor:

• Çocuklar arasındaki eşitsizlikleri azaltma potansiyeli yüksek olan erken çocukluk eğitiminin tüm çocuklar için ücretsiz ve zorunlu hale gelmesi;

• Okula erişim, devam ve mezuniyet konularında farklı kişisel ve/veya ailesel özellikleri nedeniyle sorun yaşayan dezavantajlı grupların hedef alınarak okullulaşmanın teşvik edilmesi;

• Tüm okul ve program türlerinde verilen eğitimin kalitesini yukarı çekecek öğretmen dağılımı ve kalitesi, eğitimin içeriği ve eğitim ortamları gibi kilit konularda bütüncül politikalar geliştirilmesi;

• Ortaöğretimde sosyoekonomik durum ve akademik başarı arasındaki kuvvetli ilişkinin şartlı eğitim yardımları ve taşımalı eğitim gibi farklı sosyal politika müdahaleleriyle azaltılmaya devam edilmesi;

• Eğitim yatırımlarının öncelikli olarak dezavantajlı öğrenciler olmak üzere, tüm öğrencilerin eğitim kazanımlarının daha kaliteli hale getirilmesi için akılcı biçimde planlanması.

Basın toplantısında konuşan ERG Direktörü Batuhan Aydagül de “Eğitimde eşitlik, ERG için her zaman önemli bir politika önceliğidir. Biz, eğitimi izlerken ortalamayı veren göstergelerin ötesinde en zor durumdaki çocukların durumunu anlamaya çalışıyoruz ve onlara nasıl ulaşılabileceğini düşünüyoruz. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm kamu kurumlarının da politikalarını geliştirirken kız çocuklara, kırsalda yaşayan çocuklara, yoksul çocuklara, çalışan çocuklara, özel gereksinimli çocuklara ve diğer risk altındaki çocuklara azami özen göstermesini bekliyoruz” dedi.

Raporun tamamı için tıklayın

Eğitim Reformu Girişimi hakkında;

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Türkiye’de eğitim politikalarının iyileştirilmesine yönelik araştırma, savunu ve eğitim çalışmalarını “herkes için kaliteli eğitim” vizyonu doğrultusunda sürdürüyor. 2003’te Sabancı Üniversitesi bünyesinde yaşama geçen ERG, eğitim politikalarının yapım ve uygulama süreçlerinin katılımcı ve veri temelli bir çerçevede gelişmesi için çalışmaktadır. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın ev sahipliğini yapan ERG her yıl yayımladığı Eğitim İzleme Raporları ile eğitimde yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor ve kamuoyuyla paylaşıyor. ERG; Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Aydın Doğan Vakfı, Bahçeşehir Üniversitesi, Borusan Kocabıyık Vakfı, Elginkan Vakfı, Enerji-Su, Enka Vakfı, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Kadir Has Vakfı, Mehmet Zorlu Vakfı, MV Holding, Nafi Güral Eğitim Vakfı, Sabancı Üniversitesi, The Marmara Collection, Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği, Türkiye Vodafone Vakfı, Vehbi Koç Vakfı ve Yapı Merkezi tarafından destekleniyor.

erg.sabanciuniv.edu

Lady Gaga'yı duyarlılığın simgesi olarak kullanıyorum

Jack Halberstam “Gaga Manifestosu”nu sundu

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ve Cins Kulüp işbirliği ile “kuir teorisi”nin önemli isimlerinden Jack Halberstam’ı ağırladı.

Jack Halberstam, 21 Mayıs 2013, Çarşamba akşamı Karaköy Minerva Palas’ta "Gaga Feminizmi: Seks, Toplumsal Cinsiyet ve Normalin Sonu" kitabı üzerine bir konuşma gerçekleştirdi.


Jack Halberstam konuşumasında şu konuları ele aldı: Kapitalizm rotasını ve odağını değiştirip sömürüyü ve geçerliğini yeniden düzenlerken, feminizm ve diğer eleştirel düşünce biçimleri de dönüşüyor, değişiyor ve farklı yollar izliyor. Bu süreçte yirminci yüzyılda kapitalizme karşı geliştirilen eleştirel cevaplar da (sömürge karşıtlığı, anarşizm, sosyalizm, çokluk (multitude) hareketi, ‘undercommon’lar, punk, eleştirel ırk teorisi, eleştirel etnik çalışmalar vb.) kendilerini baskı ve sömürü tarihlerine dayanan kimliksel taleplerden; yeni dayanışma, müştereklik ve siyasi amaç anlayışlarına doğru dönüştürüyor. Halberstam konuşmasında, feminizmin yenilikçi aktivizm modelleriyle etkileşme süreçlerinde nasıl dönüştüğüne vurgu yaptı.

Jack Halberstam feminizm ve kuir teorinin gerekliliğini tartıştıktan sonra kendi manifestomu sundu. Konuşmasında ilaç endüstrisi ve global kapitalizmin beden - haz ilişkisini yeniden kurguladığına değinen Halberstam; kullanılan ilaçlar ve yapılan tıbbi müdahalelerle insan bedeninin alternatif bir gerçekliğe evrildiğine dikkat çekti. Halberstam, global kapitalizmle başa çıkmak için gruplara, kimliklere bölünmek yerine yeni bir dil oluşturmanın gerekliliğini savundu. Halberstam “Değişimi ve dönüşümü isteyenler olarak ‘Kapitalizm oraya zaten gitti’ söylemini değiştirmeliyiz. Kapitalizmin kendisi kaostur, yoksulluğun kendisi kaostur, anarşizm dayanışmadır. Kapitalizm yeni şekilde zenginleri beslemenin yollarını bulur” derken, kapitalizmi ele alma sebebi olarak da kapitalizmin kafa karıştırıcı ve karamsarlığa götüren bir olgu olmasını gösterdi.

Jack Halberstam “Vahşice düşünün, kendinizi hiçbir disiplinle sınırlamayın, dünyayı yeni görüyormuş gibi bakın. Politikayı yeniden tahayyül etmeliyiz” dedi. Anarşistlerin bir amaca ulaşmak için değil, bir arada olmak için palitika yaptıklarını söyleyen Halberstam, kimlik politikalarına değil, yeni bir dayanışma tahayyülüne dayalı politika çağrısı yaptı.

Lady Gaga'yı duyarlılığın simgesi olarak kullandığını belirten Jack Halberstam; Gaga Feminizmi’ndeki argümanın yeni bir toplumsal cinsiyet programına ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Toplumsal cinsiyet rejiminin değiştiğine vurgu yapan Jack Halberstam yeni teknolojiler ile doğurma sorumluluğunun kadınların üzerinden kalktığına dikkat çekti. 

Kuir kuramda vahşi olanı dahil ederken, dağınık kalmış kuramları toplamayı amaçladığını söyleyen Halberstam, kuir aktivizminin günümüzde geçmişin protestolarından bir şekilde etkilendiğini, ikisi biraraya getirdiğini söyledi. 

Konuşmasında farklı akımlardan sanatçıların eserleri üzerine yorumlar yapan Jack Halbestram  “Katılımcı sanatın içinde sadece sanatçılar değil oradan gelen geçen herkes dahil edibilmektedir. Mesajın tam olarak varmama nedeniyle yeni bir anlam doğar” dedi.

Halberstam 18 Mayıs Pazar günü de "Homofobi ve Transfobi Karşıtı Buluşma" dahilindeki Kaos GL'nin misafiri olarak Ankara'daydı.

Jack Halberstam 

Southern California Üniversitesi’nde Amerika ve Etnisite Çalışmaları, Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları ve Karşılaştırmalı Edebiyat profesörüdür. Halberstam’ın kitapları arasında Tenden Belli: Gotik Korku ve Canavarların Teknolojisi (Skin Shows: Gothic Horror and the Technology of Monsters, Duke UP 1995), Dişi Erilliği (Female Masculinity, Duke UP 1998), Kuir Bir Yer ve Zamanda (In A Queer Time and Place, NYU Press 2005), Çuvallamanın Queer Sanatı (Sel Yayıncılık 2013), Gaga Feminizmi: Seks, Toplumsal Cinsiyet ve Normalin Sonu (Gaga Feminism: Sex, Gender, and the End of Normal, Beacon Press 2012) vardır. Halberstam’ın araştırma alanları kuir çuvallama, cinsellik ve medya, altkültürler, görsel kültür, toplumsal cinsiyet çeşitliliği, popüler film ve animasyondur.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri 9. kez sahiplerini buldu

Sakıp Sabancı Uluslarararası Araştırma Ödülleri “Türkiye’de Cinsiyet Eşitliği”ne verildi

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: Toplumsal cinsiyet eşitliği bir ülkenin kalkınmışlık düzeyinin önemli bir göstergesidir.


‘Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013’de yayınladığı ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği’ endeksine göre Türkiye, 136 ülke içinde 120’inci.  Türkiye’de kadınların %30’u işgücüne katılırken, bu oran erkekler için %76. Bu rakamlar Türkiye’de cinsiyetler arasındaki uçurumun boyutlarını gözler önüne seriyor.

Sabancı Üniversitesi tarafından ihdas edilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi - the Seed’de, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker’in ev sahipliğinde gerçekleşen törenle 9. kez verildi.  

Ödül töreninin açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. Jüri başkanı, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu Direktörü Prof. Dr. Sibel Irzık “Jüri Özel Ödül”ünün gerekçeli kararını açıkladı. Jüri üyesi, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman da genç araştırmacılara eşit ağırlıklı olarak verilen “Makale Ödülleri”nin jüri gerekçeli kararını paylaştı.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde bugüne kadar, güncel jeopolitikadan, tarihe, Avrupa Birliği’nin yönetişimine,  Türk dış politikasına, ekonomi ve demokrasiye kadar geniş bir yelpazede Türkiye çalışmaları irdelendi. Ödülün bu yılki konusu “Türkiye’de Cinsiyet Eşitliği” olarak belirlendi. Ödül konusunun belirlenmesinde, Türkiye’nin; ekonomik, siyasi ve toplumsal hayatta cinsiyet eşitsizliğini azaltmaya yönelik önemli çabalara ve ilerlemelere rağmen, birçok standart açısından bu hedeflerinin gerisinde kalması etkili oldu. 

Jüri Özel Ödülü’ne University of London Öğretim Üyesi Prof. Deniz Kandiyoti layık görüldü. Deniz Kandiyoti, uluslararası saygınlığı olan platformlarda yaptığı yayınlar ve Türkiye’nin durumu ile ilgili yaptığı karşılaştırmalı incelemeler ile ödüle layık görüldü.

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”nü ise;  

• “Sayıların Ötesinde: Türkiye’de Kız Çocuklarının Eğitimini ve Güçlendirilmesini Yeniden Düşünmek” Akanksha Misra (University of Washington)

• “Modern Kadın Özellikleri ve Toplumsal Cinsiyet Normlarının Mekan İçinde Müzakere Edilişi” Emine Gökçen Yüksel (Universität der Bundeswehr Munich), Stephan Stetter (Universität der Bundeswehr Munich) ve Jochen Walter (Universität Bielefeld) 

• “Adalet Hesaplarını Sorgulamak: Ceza Yasası, Nefret Suçları ve Kuir Yaklaşımlar” Aslı Zengin (University of Toronto) ödül aldılar. 

Deniz Kandiyoti ödülünü Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Nihat Berker’den aldı. Makale ödülleri sahipleri ise ödüllerini merhum Sakıp Sabancı’nın kızı Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Sevil Sabancı’dan aldılar.

“Bugün, toplumsal düzende geldiğimiz noktada, cinsiyet eşitliğine; geleneklerin dışına çıkılarak,  bilimsel bir yaklaşımla bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum”

Güler Sabancı, “Bugün, toplumsal düzende geldiğimiz noktada, cinsiyet eşitliğine; geleneklerin dışına çıkılarak,  bilimsel bir yaklaşımla bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde bir yandan bu konuda çeşitli yasal iyileştirmeler yapılıyor. Eşitliğe yönelik evrensel değerler ve bu doğrultuda belirlenen hedefler de açıklanıyor.  Gündelik hayatımızda ise bu konunun anlaşılması için daha yoğun çaba sarf etmemiz gereken bir ortamdayız” dedi.

“Toplumsal cinsiyet eşitliği bir ülkenin kalkınmışlık düzeyinin de önemli bir göstergesi”

Güler Sabancı, “Toplumsal cinsiyet eşitliği bir ülkenin kalkınmışlık düzeyinin de önemli bir göstergesi. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013’de yayınladığı ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği’ endeksine göre Türkiye, 136 ülke içinde 120’inci. Türkiye’de kadınların %30’u işgücüne katılırken, bu oran erkekler için %76” dedi ve bu rakamların Türkiye’de cinsiyetler arasındaki uçurumun boyutlarını gözler önüne serdiğine dikkat çekti. 

“Cinsiyet Eşitliği toplumun her kesiminin sahiplenmesi ve benimsemesi gereken bir konu”

Bu tablonun değişebilmesi için, kadınların eğitim imkânlarının geliştirmesi ve ekonomik konumlarını güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Güler Sabancı, “Siyasete aktif katılımlarının sağlamalı ve kadına yönelik şiddeti engellemeliyiz. ‘Cinsiyet Eşitliği’ çalışmalarında birbirimizi daha çok anlamaya ve hedefe birlikte koşmaya ihtiyacımız var. Bu konu toplumun her kesiminin sahiplenmesi ve benimsenmesi gereken bir konu. Sabancı Üniversitesi olarak, 2014 Sakıp Sabancı Araştırma Ödülleri için işte bu düşünceler ile yola çıktık.  Ödülün “Türkiye’de Cinsiyet Eşitliği” sürecinin, özellikle genç araştırmacılar tarafından ele alınmasını cesaretlendirmek istedik” dedi.

Güler Sabancı, bu konuda hayat boyu yaptığı çalışmalarla topluma ışık tutan değerli akademisyenlere, ödül için başvuran tüm genç araştırmacılara, ödül sürecinde emek veren Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Sibel Irzık başkanlığındaki uluslararası jüri üyelerine teşekkür ederek konuşmasına son verdi. 

“Ataerkil kendini yeniden üretmekte zorlanan, çatırdayan bir yapı”

Jüri Özel Ödülü’nün bu yılki sahibi Deniz Kandiyoti konuşmasında bir zamanlar köle ticaretinin yaygın olduğunu ve bunu meşru kılmak için bilimsel kuramlar, dini ve yaradılış açıklamaları kullanıldığını söyledi. Kandiyoti bugün de insanların satıldığını, bunların büyük çoğunluğunun kadınlar ve çocuklar olduğunu belirtirken, geçmişte olduğu gibi bugün de bilimsel ve dini kuramlarla yaradılış açıklamalarının durumu meşru kılmak için kullanıldığına dikkat çekti. Toplumsal cinsiyet sorunlarını çözülmesi gereken bir bilmece gibi gördüğünü belirten Kandiyoti, 21. yüzyıl koşullarında ‘ataerkil’in kendini yeniden üretmekte zorlanan, çatırdayan bir yapı olduğunu söyledi. Deniz Kandiyoti, “Ataerkilin yönetim bilimi olarak yeniden hortlaması söz konusu. Ancak edilgen ve itaatkar kuşaklar üretmeyen yeni nesil buna ‘hayır’ diyor. Yeni kuşak bizi özgürleştirmeye götürecek”

Ödülün bu yılki jürisinde; konu üzerine uluslar arası çalışmalar yürüten Sibel Irzık (Sabancı Üniversitesi – Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu) Ayşe Kadıoğlu (Sabancı Üniversitesi), Fuat Keyman (Sabancı Üniversitesi – İstanbul Politikalar Merkezi), Cemal Kafadar (Harvard Üniversitesi) ve Isabelle de Courtivron (Massachusetts Intitute of Technology) yer aldı. 

Deniz Kandiyoti Kimdir?

Deniz Kandiyoti,  University of London Kalkınma Çalışmaları ile Tarımsal Dönüşüm ve Kalkınma bölümlerinde Emeritus Profesör ve Central Asian Survey’de editördür. 

University of Paris (Sorbonne) ve London School of Economics and Political Science’da eğitim alan Kandiyoti, 1969-1974 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve 1974-1980 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmıştır. 1997 yılında “Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar”  adlı kitabını yayınlamıştır. 2002 yılında yayınlanan “Kültürün Kırılımları: Modern Türkiye’nin Her Günü”, 1996 yılında yayınlanan “Orta Doğuyu Cinsiyetlendirmek” ve 1991 yılında yayınlanan “Kadınlar, İslam ve Devlet”in editörlüğünü yapmıştır. Kandiyoti’nin; toplumsal cinsiyet, İslam, sömürgecilik sonrası, Orta Asya’da Soyvet dönüşümü sonrası ve Afganistan’da toplumsal cinsiyet ve çatışma konularında birçok makalesi bulunmaktadır.

Deniz Kandiyoti, UNDP, UNESCO, OSCE, UNIFEM, DFID, British Council ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlara danışmanlık yapmıştır. 

Fuat Keyman 'Alman Dış Politikasının Geliştirilmesi' Panelinde Konuştu

İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü ve Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın 20 Mayıs 2014 tarihinde Berlin’de düzenlediği Alman Dış Politikasının Geliştirilmesi konulu üst düzey panele konuşmacı olarak katıldı.


Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, önemli bir Washington düşünce kuruluşunun başkanının, Avrupa ve Ukrayna uzmanlarının da katıldığı panelde, Profesör Keyman Almanya’nın giderek daha da belirsizleşen küresel düzende atması gereken adımlar konusunda görüşlerini paylaştı.

Abone ol