Ana içeriğe atla

SUDOSK üyeleri Klimanjaro'daydı

SUDOSK üyeleri Klimanjaro'daydı.

Sabancı Üniversitesi Doğa Sporları Kulübü (SUDOSK), Afrika'nın en yüksek, dünyanın ise en yüksek serbest dağı Klimanjaro'ya tırmanış gerçekleştirdi.

31 Aralık günü ekip üyeleri ile Tanzanya'da buluşup son malzeme kontrollerini gerçekleştiren ve ertesi sabah Klimanjaro tırmanışı için erkenden yola koyulan SUDOSK üyeleri, tırmanış süresince yaşadıklarını şu şekilde dile getirdi:  

"Tırmanışın ilk günü yağmur ormanlarından başlıyor. Bu ilk etapta dağ bizi olabilecek en güzel manzaraların yanında en güçlü yağmurlarla karşıladı ve güzel ile zorun bu ikilemi ise tırmanış boyunca hiç değişmeyen bir birliktelik oldu aslında. Ne zaman çok fazla zorlandığımızı hissetsek en güzel şeyler hemen orda biterek bize güç verdi. İkinci etaba geçtiğimizde ise artık ormanlar yerini Alpin çöllerine bıraktı. Tırmanışın ikinci aşamasında, aklimatizasyon için 4600 metreye çıkıp tekrar 3500'e indiğimiz bir hazırlık günü vardı ki bu hepimiz için beklediğimizden zor geçti. Bir sonraki, yani beşinci gün ise tekrardan 4600 metreye çıkarak son kampımıza vardık. Bunun ardından hemen hızlıca bir şeyler yiyip herkes uyudu ve gece başlayacak asıl ve en yüksek tırmanış için tulumlarımıza çekildik. 6. günün sabahında, gece 02:30'da yanımıza yalnızca su, bir miktar yiyecek ve fotoğraf makinesi alarak kamptan ayrıldık ve tırmanışa başladık. Hava inanılmaz kötüydü ve bizim dışımızda birçok ekibin bu yüzden vazgeçiyor olduğunu görmek açıkcası biraz moralleri bozdu. Fakat hedef belliydi ve herkes konsantre olmuştu. Sabah 6.30'da doğan güneş ise içimizi ısıtarak bize son gayret için tekrardan enerji ve moral verdi. 5000 metrelerden sonra artık yaşama dair en ufak bir iz kalmamıştı. Santim santimetre yükseliyor ve incelen havanın etkilerini her adımda hissediyorduk. Bu zorlu ve oksijensiz yükselişin ardından saat 10:30'da zirveye ulaşmıştık. Herkes o kadar sevindi ki buz gibi hava birden varlığını unutturmuştu. Daha sonrasında ise tebrikleşmemizin ardından iki gün sürecek iniş aşamasına geçtik. Bu yolculuk hepimiz için zorlu fakat birçok açıdan da eğitici oldu. Dağda tanıştığımız insanlardan çok fazla şeyler öğrendik ve hepimiz kendimizle ilgili sınırlar keşfettik."

 

İstanbul’da John Stuart Mill’i Okumak: Timothy Garton Ash ile Söyleşi

“İstanbul’da John Stuart Mill’i Okumak: Timothy Garton Ash ile Söyleşi

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ve Hrant Dink Vakfı/Asulis Dil, Diyalog, Demokrasi Laboratuvarı, işbirliğinde “İstanbul’da John Stuart Mill’i Okumak: Timothy Garton Ash ile Söyleşi” başlıklı bir toplantı düzenlendi.

Oxford Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Profesörü ve İfade Özgürlüğü: Bağlantılı Bir Dünya İçin On İlke” kitabının yazarı Timothy Garton Ash’in konuk olduğu toplantının moderatörlüğü Sabancı Üniversitesitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi ve İPM Direktörü Fuat Keyman tarafından gerçekleştirilecek. Toplantıdaki diğer konuşmacılar; Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yaman Akdeniz ve Hrant Dink Vakfı Proje Koordinatörü Zeynep Arslan olacak.

Timothy Garton Ash:

Timothy Garton Ash, Oxford Üniversitesi'nde Avrupa Çalışmaları Profesörü ve Stanford Üniversitesi'nde Hoover Enstitüsünde Kıdemli Araştırmacı olarak görev yapıyor. 10 kitabı arasında The Magic Lantern: The Revolution of ’89 Witnessed in Warsaw, Budapest, Berlin, & Prague, The File: A Personal History, In Europe’s Name ve Facts are Subversive vardır. İngiliz The Guardian gazetesinde uluslararası ilişkiler üzerine yazıyor ve New York Review of Books'a düzenli olarak katkıda bulunuyor. 13 dilde Oxford Üniversitesi araştırma projesi Freespeechdebate.com'u yönetiyor ve son kitabı Free Speech: Ten Principles for a Connected World (İfade Özgürlüğü: Bağlantılı Bir Dünya İçin On İlke). Ash’in yazıları için aldığı ödüller arasında George Orwell Ödülü bulunuyor.

Tarih: 15 Şubat Çarşamba

Saat: 17:00-19:00

Yer: İPM, Minerva Han Bankalar Cad. No:2 Karaköy

Not: Toplantının dili İngilizce olup çeviri sağlanmayacak. LCV için tıklayınız.

Teachers Are Human kayıtları Youtube'da!

Teacher Are Human kayıtları Youtube'da!

Uzun bir aradan sonra tekrar can verilen efsanevi radyo programı Teachers Are Human'ın yayın kayıtları Youtube'a yüklendi.


RadyoSU'nun uzun süredir tekrar başlatmak istediği özel radyo programı Teachers Are Human, bu sene Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencileri Tolga Atam ve Bengüsu Özcan tarafından düzenlendi. Pazartesi akşamları saat 8'de bir öğretim üyesinin konuk olduğu yayınlarda öğrenciler öğretmenleriyle arkadaşça sohbet etme, onları daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu sene toplamda 5 yayını gerçekleşen Teachers Are Human programına, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Akşin Somel, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyelerinden Emre Özlü, Cem Güneri ve Albert Levi ile Rektör Yardımcı Sondan Durukanoğlu Feyiz konuk olarak katıldı.

Teknik aksaklıklar nedeniyle programlardan yalnızca Akşin Somel, Cem Güneri ve Sondan Durukanoğlu Feyiz'ın yayın kayıtlarına ulaşabilen Bengüsu ve Tolga, kayıtları dinlemek isteyen herkesin ilgisine teşekkür ederek gelecek dönem tüm programları yayınlardan sonra Youtube'a yükleme sözü verdi. 

Kayıtlara ulaşmak için:

Teachers Are Human Akşin Somel

Teachers Are Human Cem Güneri

Teachers Are Human Sondan Durukanoğlu Feyiz

Alex Edmans, Kurumsal Sorumluluk ve Yatırım Getirileri Arasındaki İlişkiyi Ele Aldı

Sabancı Üniversitesi bünyesinde, Akbank’ın desteğiyle kurulan Finans Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance - CEF) London Business School öğretim üyesi Alex Edmans’ın “Kurumsal Sorumluluk ve Yatırım Getirilerinin Artışı Arasındaki İlişki” başlıklı konuşmasına ev sahipliği yaptı.

 

Sabancı Üniversitesi'nin, Akbank’ın kurucu sponsorluğunda hayata geçirdiği, "finansta mükemmelliği" hedefleyen Finans Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance - CEF) 3 Şubat 2017 Cuma günü Sabancı Center’da, London Business School öğretim üyesi Alex Edmans’ın konuşmasına ev sahipliği yaptı.

 Alex Edmans, “Kurumsal Sorumluluk ve Yatırım Getirilerinin Artışı Arasındaki İlişki” başlıklı konuşmasında, kurumsal sosyal sorumluluğun kârın beraberinde düşünülmesi gerektiğini söyledi. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramını etik olarak şirketin ortakları dışında diğer paydaşların taleplerini de göz önüne almasi olarak tanımlayan Alex Edmans, kurumsal sosyal sorumluluğun temelinde kısa vadeli gelirin ötesine kafa yormak olduğunu belirtti. Son yıllarda kurumsal sosyal sorumluluk kavramında bir değişiklik olduğunun altını çizen Edmans, “Şirketler artık birçok faktörü göz önünde bulundurmalılar ve verdikleri bütün kararların kâr üzerindeki toplam etkisini düşünmek zorundalar” diyerek sözlerine devam etti.

Edmans, kurumsal sosyal sorumluluk şirketin bir parçası haline gelirse daha önce düşünülmesi mümkün olmayan yatırımların da yapılabileceğini belirtti. “Kurumsal sosyal sorumluluk kâra mı yol açıyor? Yoksa bir şirket zaten yüksek kâra sahip olduğu için mi kurumsal sosyal sorumluluk yapıyor?” sorularına değinen Edmans, sosyal sorumluluğu ölçmenin zorluğuna da dikkat çekti.

Konuşmasında çalışan memnuniyetine de değinen Alex Edmans, çalışan memnuniyetinin şirket değeri açısından olumlu sonuçları olduğunu ifade etti. Edmans “Çalışan memnun olduğunda daha yüksek performans gösterir ve şirkete daha bağlı olur” dedi. Alex Edmans, müşteri memnuniyetinin ise maliyetli olmasına rağmen borsada getiri sağladığının altını çizdi. Edmans, kurumsal sosyal sorumluluğa yatırım yapmanın sadece bir seçenek olmadığına, aynı zamanda verim getiren bir faaliyet teşkil ettiğine vurgu yaptı. Alex Edmans aynı zamanda şirketlerin sadece kısa vadeli parasal hedeflere odaklanıp çalışanlarına iyi davranmadıklarında piyasaya uzun vadede yeni ürün süremeyeceklerini belirtti.

 

Mülakat Simülasyonu Sabancı Üniversitesi'nde

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Topluluğu IES'in katkılarıyla "Interview Simulation" 13 Şubat Pazartesi günü, "MOCK INTERVIEW" 15 Şubat Çarsamba günü Sabancı Üniversitesi'nde gerçekleşecek! 

13 Şubat Pazartesi saat 17.40'da Talent Acquisition Manager Murat Yıldız tarafından Sinema Salonu'nda gerçekleştirilecek olan "Interview Simulation"da mülakatlarda yapılan doğru ve yanlış davranışlar gözlemlenecek, gerçekleşen mülakatlar ile ilgili geri bildirimler paylaşılacak. Mülakatlara katılmak için özgeçmişlerin ilkkursun@sabanciuniv.edu adresine gönderilmesi gerekmektedir.

15 Şubat Çarsamba günü gerçekleşecek ve başvuru sırasında Mühendislik ve Yönetim Bilimleri Fakültesi 3. ve 4. sınıf öğrencilerine öncelik tanınacağı Şişecam "MOCK INTERVIEW"da, katılımcı özgeçmişleri Şişecam yaz stajı / uzun dönem proje stajı için değerlendirilmeye alınacak. Mock Interview'a katılmak için özgeçmişlerin 13 Şubat Pazartesi gününe kadar uygun seans belirtilerek ygunes@sabanciuniv.edu adresine gönderilmesi gerekmektedir.  

Seans 1: 09.30-09.50
Seans 2: 10.00-10.20
Seans 3: 10.30-10.50
Seans 4: 11.00-11.20
Seans 5: 11.30-11.50
Seans 6: 13.00-13.50
Seans 7: 14.00-14.20
Seans 8: 14.30-14.50
Seans 9: 15.00-15.20


 

SUSS Kaş Eğitim Kampı'ndaydı

Sabancı Üniversitesi Su Altı Sporları ve Araştırmaları Kulübü (SUSS) Kaş Eğitim Kampı'ndaydı.

Sabancı Üniversitesi Su Altı Sporları ve Araştırmaları Kulübü 16-23 Ocak 2017 tarihleri arasında Kaş'ta 6 gün 5 gece süren bir eğitim kampı düzenledi. 


Eğitmen, kursiyer ve keyif dalıcısı olmak üzere 50 kişinin katıldığı Kaş Eğitim Kampı'nda, toplamda 14000 dakika dalış yapıldı.

Kamp öncesinde 1800 dakika teorik eğitim alan 25 kursiyerin tamamı kamp sonrasında 1* dalıcı oldu. 

“Feyhaman Duran - İki Dünya Arasında” Sergisi

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), 15. yılında 1914 Kuşağı’nın önde gelen temsilcilerinden Feyhaman Duran’ı, “Feyhaman Duran - İki Dünya Arasında” isimli sergiyle ağırlıyor.

Türk sanat tarihinde portreciliğin  öncüsü olan sanatçının 1000’i aşkın eseri ve kişisel eşyaları, Sabancı Holding’in katkıları ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) kuruluşunun 15. yılında; Sabancı Holding’in katkıları ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle 1914 Kuşağı’nın önde gelen temsilcilerinden Feyhaman Duran’ın (1886-1970) hayatı ve eserlerinin yer aldığı “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” isimli sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. 

Feyhaman Duran'ın dünyasını aydınlatacak, sanatçıya ait en geniş seçkinin sunulacağı sergide; sanatçının Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş döneminde hem geleneği hem de Batı sanatını içselleştirerek ortaya koyduğu 1000’i aşkın eseri ve ressam eşi Güzin Duran’la beraber hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Beyazıt’taki evinden bazı bölümler; onun gündelik hayatını ve çalışma ortamını anlatan özel düzenlemeler eşliğinde sergileniyor.  Resim malzemeleri, mobilya ve hat koleksiyonundan örneklerin bir araya getirildiği bu düzenlemeler, Türkiye sanat tarihinde öncü bir konuma sahip olan ressama ve dönemine ayrıntılı bir bakışı mümkün kılıyor. Feyhaman Duran’ın “özel koleksiyonu” olarak da adlandırılabilecek tablolarından yapılan seçkide sanatçının en çok tanındığı portre alanındaki çalışmalarının yanı sıra peyzaj, natürmort ve poşadları da yer alıyor. 

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı serginin açılışı nedeniyle düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “15. yılımıza kendi değerlerimize sahip çıkarak, bu topraklardan yetişen bir sanatçıyla başlamak istedik. Ayrıca, bu sergiyi iki akademik kurumu bir araya getirmesi açısından da çok önemsiyoruz.  Feyhaman Duran, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemini yaşamış bir sanatçı. Dolayısıyla, bu sergiyi sadece Feyhaman Duran’ın eserlerini ve yaşamını değil, ülkemizi, geçmişimizi de yakından tanıma, anlama fırsatı olarak görmemiz gerekiyor. Bildiğiniz gibi, Sakıp Sabancı Müzesi, en genç üniversitelerden birine, Sabancı Üniversitesi’ne ait bir üniversite müzesi. Bu serginin hayata geçmesi ise, ülkemizin en köklü üniversitesi İstanbul Üniversitesi sayesinde mümkün oldu. Dolayısıyla, bu kadar köklü bir kurum, kendisine kıyasla oldukça genç bir kurumun tecrübesine güvendi ve bu iki akademik kurum arasında örnek bir işbirliği gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi sanatçının hem eserlerini hem de kişisel eşyalarını büyük bir cömertlikle bizlerle paylaştı. İki üniversitenin sanat konusundaki bu yakın ve yapıcı çalışmasının diğer kurumlara da ilham vermesini temenni ediyorum. Ülke olarak, zor günlerden geçiyoruz. Bu zorlukları aşmanın eniyi yolunun, her zamankinden daha çok çalışmak ve üretmek olduğuna inanıyoruz. Sanat da böyle günlerde daha da anlam kazanıyor. Çünkü, sanat birleştiriyor, iyileştiriyor, güzelleştiriyor; geçmişimizi ve bugünümüzü anlamanın yeni yollarını gösteriyor”. 

Sergiyle ilgili bilgi veren Müze Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde kapsamlı bir Feyhaman Duran sergisi yapmaktan, müzemizin kuruluşunun 15. yılına bu dev sergiyle adım atmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Geçtiğimiz sene doğumunun 130. yılı olan Feyhaman Duran'ın eserlerini şimdiye kadar hiç olmamış bir sayı ve içerik zenginliğinde sunabilmemizi, en başta İstanbul Üniversitesi‘yle yaptığımız işbirliğine borçluyuz.  Sanatçının sağlığında verdiği kararla intifa hakkı eşinde kalmak koşuluyla, evini içindeki tüm eşya ve diğer varlıklarla beraber korunması amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne bağışlaması ve bir süre sonra eşinin de vefatı, Üniversite’yi sadece ev, eşyalar ve resimlerin değil, uzun bir ömrün geride bıraktığı akla gelecek tüm izleri de barındıran bir dünyanın sahibi yaptı. Bugün sergilemekte olduğumuz koleksiyon bu nedenlerle farklı bir değer taşıyarak, bizleri sanatçının, çok özel dünyasına götürüyor. Koleksiyon içinde bulunan ve belki de sanatçının eşi dışında kimseyle paylaşmadığı yüzlerce poşad ise bize onun çalışma sistemini anlatacak değerli bir rehber olarak ilk kez sergileniyor. 

Sergimizin hazırlık sürecinde 1886 yılında aydın bir Osmanlı ailesi içinde doğan Feyhaman Duran’ın yaşam öyküsünü adım adım, İstanbul’un geleneksel atmosferinden dönemin “alafranga” dünyasına, Beyoğlu’na kadar izledik. Sanatçının doğduğu, yetiştiği yılların İstanbul’unu yurtdışı kaynaklarda elde ettiğimiz belgesel filmlerle yansıtmaya çalıştık. Onun yeteneğinin akademik bir süreçte değerlendirildiği asıl yer olan Paris’teki eğitim kurumlarını, École des beaux-arts ve Académie Julian'ı; oradaki muhtemel yaşamını, gönderildiği bu farklı âlemi anlamak için de 1910'ların Paris'ini sokak sokak, mahalle mahalle gösteren görüntüleri yine yurtdışındaki farklı kurumlardan, arşiv ve film müzelerinden elde ettik. İstanbul'un en eski ve özgün semtlerinden Beyazıt’ta bulunan ve onlara sanatçının eşi Güzin Duran'ın dedesi ünlü hattat Yahya Hilmi Efendi'den kalan mütevazı ahşap evde Feyhaman ve Güzin Duran'ın uzun yıllar yaşadıkları, küçük bahçesine inşa ettikleri atölyede beraberce çalıştıkları yuvalarını müzemiz salonuna taşıyarak, ziyaretçilerimizin onların özel dünyasını tanımasını arzu ettik. 

Feyhaman Duran’ın hayatı ve eserleri üzerinden bir döneme ışık tutma amacı doğrultusunda belgesel gösterimleri, konferanslar ve çocuklara yönelik atölyeler gibi yan programlarla desteklenecek sergide belge niteliğinde fotoğraflar da yer alıyor. Duran’ın sanatının farklı dönemlerini irdeleyen makalelerin yanı sıra sanatçının Paris’e gitmesine vesile olan Hıdiv Ailesi’nin Osmanlı’nın son döneminde kültür sanat dünyasındaki rolünün irdelendiği bir araştırmanın yer alacağı sergi kataloğu da, sanatçıya dair temel kaynaklardan biri olarak sergiye eşlik ediyor. 

Feyhaman Duran’ın sanatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından Cumhuriyet’e geçiş aşamasını aktaran niteliğiyle söz konusu dönemin  tüm çatışma ve gelişmelerini de gözler önüne seriyor. Sergi, çöküş yıllarını yaşayan bir imparatorluktan, sanat dünyasının beşiği Paris’e giden, yurda dönüşünde ise kendini keskin bir dönüşümün ortasında bulan Duran’ın bu yolculuklarının, sanatını nasıl şekillendirdiğini yansıtıyor ve böylece Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçişin yaşandığı döneme de resim tarihi üzerinden ışık tutmayı amaçlıyor. 

Tüm yaşamı boyunca Doğu ile Batı’yı aynı anda deneyimlemesinin etkilerini sanat pratiğine yansıtan Feyhaman Duran, Cumhuriyet Türkiyesi’nde portrelere duyulan ihtiyaçtan dolayı en çok bu alandaki işleriyle anılıyor olsa da natürmort, peyzaj gibi farklı türlerde de aynı üretkenlikte pek çok eseri bulunuyor. 

Bu anlamda Duran’ın portrelerinin yanı sıra, Paris’teki eğitimi sırasında ilk kez canlı modelden çalıştığı nü eserleri, farklı bölge ve mekânları tasvir ettiği peyzajları ve hat levhalarının obje olarak yer aldığı natürmortları da sanatçının farklı türlerdeki çalışmalarının günışığına çıkartılması hedefiyle sergideki yerini alıyor. 

Türk sanat tarihinin öncü ismini sanatseverlerle bir araya getiren “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” başlıklı sergi 30 Temmuz’a kadar Sabancı Üniversitesi SSM’de sanatseverleri bekliyor.

 

 

Bahattin Koç HaberTürk “Teke Tek” Programı’nda

Öğretim Üyemiz Doç. Dr. Bahattin Koç HaberTürk “Teke Tek” Programı’nda

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Endüstri Mühendisliği Programı Öğretim Üyemiz Bahattin Koç, 3D Yazıcı ile Aort Damar Dokusu Basımı projesi ile ilgili, 5 Şubat 2017, Pazar günü saat 21:00’de HaberTürk “Teke Tek” programında Fatih Altaylı’nın sorularını cevapladı.

Bahattin Koç’un yanı sıra, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Ömer Özkan ile Fütürist Ufuk Tarhan‘ın da katıldığını Teke Tek programının yayın kaydını izlemek için tıklayın.

Özgür Demirtaş CNN Türk'te

Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Özgür Demirtaş CNN Türk'te

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, 5 Şubat 2017, Pazar günü saat 10:00'da CNN Türk kanalında "Hakan Çelik ile Hafta Sonu" programına konuk oldu. Program kaydını izlemek için tıklayın.

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren’e Güçlü Kadın Ödülü

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren’e Güçlü Kadın Ödülü  

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren, Arya Kadın Yatırım Platformu’nun bu yıl üçüncüsü verilen “Fatoş Büyükkuşoğlu Güçlü Kadın Ödülü 2016”nın sahibi oldu.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Özge Akbulut’un da panelist olarak katıldığı ödül töreni 7 Şubat 2017 tarihinde Adana’da gerçekti.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

Canan Dağdeviren

Canan Dağdeviren 4 Mayıs, 1985’te İstanbul’da doğan Canan Dağdeviren, Haziran 2007’de Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği’nden mezun oldu.

Haziran 2009’da Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı’nda yüksek lisans eğitimini tamamladı ve aynı yıl Fulbright Doktora Bursu’nu kazanarak The University of Illinois at Urbana, Champaign’de (UIUC) Malzeme Bilimi ve Mühendisliği bölümde doktora eğitimine başladı. Prof. John A. Rogers danışmanlığında fizik, elektronik, kimya, malzeme, mekanik ve tıp alanlarının kapsamına giren esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne yapıştırılabilir/giyilebilir elektronik aletler üzerinde çalışmalar yaptı. 2014-2016 yılları arasında doktora sonrası çalışmaları için MIT’de şu ana kadar tarihte en çok referans edilmiş mühendis olan, Prof. Robert Langer ile çalıştı.

Dr. Dağdeviren Aralık, 2014’te Harvard Üniversitesi'nin Genç Akademi Üyesi (Junior Fellow of Harvard) seçildi. Tarihte bu ödülü Türkiye’den kazanan ilk kişi olan Dr. Dağdeviren, Senior Fellow’lar tarafından verilen en yüksek oyu aldı.

Canan Dağdeviren’in 26 makalesi, 5 patenti ve 35'un üstünde ulusal ve uluslararası ödülü bulunuyor. Gençlerin Nobel’i olarak adlandırılan Science&SciLifeLab Ödülü’nü tıp alanında kazandı ve İsveç’in Stockholm şehrinde ödülünü aldı. Aynı zamanda Nobel Ödülü Töreni’ne de davetli olarak katıldı. 2017’de American Academy of Achievement’in Türkiye’den seçilen ilk Innovasyon ve Teknoloji Delegesi oldu.

Çalışmalarına, MIT Media Lab’da kendi araştırma grubunu kurmuş bir akademisyen olarak araştırmalarına devam ediyor.

Abone ol