Ana içeriğe atla

Sabancı Üniversitesi’nde Dünya Kadınlar Günü Etkinlikleri

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi, Mart ayı boyunca sürecek etkinliklerle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor. Etkinlikler kapsamında, bilgi yarışması, film gösterimleri, panel ve söyleşiler gerçekleşecek. Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi bu yılki etkinliklerde “Toplumsal Cinsiyet Açısından Sağlık, Beden ve Cinsellik” konusunu ele alacak.

Merkezin ilk etkinliği 1 Mart 2017, Çarşamba günü 14:40-16:40 saatleri arasında, YBF G060’da Kültürel Çalışmalar Programı ile ortak düzenlenecek Rebecca Jordan-Young konuşması olacak. Columbia Üniversitesi Barnard College Öğretim Üyesi Rebecca Jordan-Young “Un-Gendering the Brain: Feminist Contributions to Neuroscience” başlıklı bir konuşma yapacak. Konuşma dili İngilizce olacak.

Dünya Kadınlar Günü kapsamındaki ikinci etkinlik 4 Mart 2017, Cumartesi günü Columbia Global Centers | Istanbul işbirliği ile Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek. Columbia Üniversitesi Barnard College Öğretim Üyesi Rebecca Jordan-Young “Bedende Cinsiyeti Bulmak: ‘Orada ne var?’ dan ‘Ne zaman orada?’ya” başlıklı bir bir konuşma yapacak. Konuşmanın moderatörlüğünü Alev Özkazanç gerçekleştirecek. 

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin gelenekselleşen Feminist Trivia-Bilgi Yarışması, 8 Mart 2017, Çarşamba günü 12:30-13:30 saatleri arasında Yemekhane’de yapılacak. Ardından Sabancı Üniversitesi’nden İlker Bilbil’in moderatörlüğünü üstleneceği panel’e geçilecek. Sinema Salonu’nda 14:00-16:00 saatleri arasında gerçekleşecek panelde; İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Gülhan Erkaya Balsoy “Kadın Sağlığına Tarihsel Bakışlar”, Sabancı Üniversitesi’nden Ayşecan Terzioğlu “Türkiye’deki Nüfus Politikalarında Tıbbileşme ve Kadın” ve Kemerburgaz Üniversitesi’nden Tuba Demirci “Tarih ve Devletin Umurunda Olmayan Bedenler; Doğum Sonrası ve Menapoz Döneminde Kadın Bedeni ve Sosyal Politika” başlıklı birer konuşma yapacaklar.

Sabancı Üniversitesi’nden Ayşecan Terzioğlu’nun moderatörlüğünü üstleneceği ikinci panel 10 Mart 2017, Cuma günü, 17:30-19:00 saatleri arasında Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek. Panelde; CETAD’dan Seven Kaptan “Lezbiyen, Biseksüel ve Trans Kadın Cinselliği, Heteronormativitenin Köstekleri”, Şişli Belediyesi Toplumsal Eşitlik Birimi’nden Elif Avcı “Kadın ve LGBTİ’ler İçin Sağlık Hizmeti Uygulamaları” ve Işık Üniversitesi’nden Maral Erol “Türkiye’de Orta Yaş ve Sonrası Cinsiyet Rolleri ve Cinsellik” başlıklı birer konuşma yapacaklar.

Etkinlikler kapsamındaki ilk film gösterimi ve söyleşi 13 Mart 2017, Pazartesi 17:00-19:00 saatleri arasında Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek. Başak Tuğ ve Feyza Akınerdem’in konuşmacı olacağı söyleşide “Filmlerde Kadın Bedeni, Aile ve Cinsellik” başlığı ele alınacak.

Cins Kulüp ile ortak düzenlenecek National Geographic’in “Cinsiyet Devrimi” filmi gösterimi 21 Mart 2017, Salı günü 17:00-19:00 saatleri arasında Sinema Salonu’nda gerçekleşecek. Filmin ardından gerçekleşecek söyleşide İlksen Gürsoy, Sema Semih ve Şevval Kılıç konuşmacı olacaklar.

Toplumsal Cinsiyet Açısından Sağlık, Beden, Cinsellik

SU Gender/ 2017​

KONUŞMA

1 MART ÇARŞAMBA Yer: YBF G060 (Tuzla Kampüs) Saat: 14.40-16.40

“Un-Gendering the Brain: Feminist Contributions to Neuroscience” Rebecca Jordan-Young, Barnard College, Columbia University

Kültürel Çalışmalar Programı ile Ortak Etkinlik 

*Konuşma İngilizce yapılacaktır.

4 MART CUMARTESİ Saat:16.30-18.30 Yer: Karaköy Minerva Palas 

“Bedende Cinsiyeti Bulmak: ‘Orada ne var?’ dan ‘Ne zaman orada?’ya’” Rebecca Jordan-Young

Moderatör: Alev Özkazanç

Columbia Global Centers | Istanbul ile Ortak Etkinlik

*Etkinlik esnasında simultane tercüme yapılacaktır (İngilizce-Türkçe)

BULUŞMA & PANEL

8 MART ÇARŞAMBA Yer: Üniversite Merkezi-Yemekhane Saat: 12.30-13.30

Feminist Trivia-Bilgi Yarışması

Moderatör: İlker Birbil, Sabancı Üniversitesi 

  • “Kadın Sağlığına Tarihsel Bakışlar” Gülhan Erkaya Balsoy, İstanbul Bilgi Üniversitesi
  • “Türkiye’deki Nüfus Politikalarında Tıbbileşme ve Kadın” Ayşecan Terzioğlu, Sabancı Üniversitesi
  • “Tarih ve Devletin Umurunda Olmayan Bedenler; Doğum Sonrası ve Menapoz Döneminde Kadın Bedeni ve Sosyal Politika” Tuba Demirci, Kemerburgaz Üniversitesi

Yer: Sinema Salonu (Tuzla Kampüs) Saat: 14.00-16.00

10 MART CUMA Yer: Karaköy Minerva Palas Saat: 17.30-19.00 

Moderatör: Ayşecan Terzioğlu, Sabancı Üniversitesi

  • “Lezbiyen, Biseksüel ve Trans Kadın Cinselliği, Heteronormativitenin Köstekleri” Seven Kaptan, CETAD
  • “Kadın ve LGBTİ’ler İçin Sağlık Hizmeti Uygulamaları” Elif Avcı, Şişli Belediyesi Toplumsal Eşitlik Birimi  
  • “Türkiye’de Orta Yaş ve Sonrası Cinsiyet Rolleri ve Cinsellik” Maral Erol, Işık Üniversitesi

FiLM GÖSTERiMi & SÖYLEŞi

13 MART PAZARTESİ Yer: Karaköy Minerva Palas Saat: 17.00-19.30

“Filmlerde Kadın Bedeni, Aile ve Cinsellik”

Konuşmacılar: Başak Tuğ, Feyza Akınerdem

21 MART SALI Yer: Sinema Salonu Saat: 17.00-19.00

“Cinsiyet Devrimi”, National Geographic 

Konuşmacılar: İlksen Gürsoy, Sema Semih, Şevval Kılıç

Cins Kulüp ile Ortak Etkinlik 

*Filmin diğer gösterimleri hakkında bilgi almak için: sugender@sabanciuniv.edu

Sabancı Üniversitesi, QS tarafından İstanbul'un en iyi üniversitesi seçildi

Sabancı Üniversitesi, QS tarafından İstanbul'un en iyi üniversitesi seçildi

Türkiye'nin en girişimci ve yenilikçi üniversitesi olan Sabancı Üniversitesi, QS (Quacquarelli Symonds) tarafından İstanbul'un bir numaralı üniversitesi seçildi. 2017 yılı QS En İyi Öğrenci Şehirleri sıralamasına göre İstanbul ilk 100 içinde 71. sırada yer alırken, Sabancı Üniversitesi şehrin en iyi yükseköğrenim kurumu oldu.


Her yıl yayımlanan QS En İyi Öğrenci Şehirleri endeksi, altı kategoride toplanmış bir dizi gösterge üzerinden yabancı öğrenciler için en elverişli kentleri gösteriyor. Bu kategoriler: Üniversite Sıralaması, Öğrenci Çeşitliliği, Tercih Edilme, İşveren Etkinliği, Geçim İmkanları ve Öğrenci Bakışı.

İstanbul, tercih edilme kategorisinde 86., işveren etkinliğinde 63., geçim imkanlarında 62. ve öğrenci deneyimi kategorisinde 36. sırada yer alırken, dünyanın bir numaralı öğrenci şehri seçilen Montréal, Paris'in zirvedeki 4 yıllık hakimiyetine son verdi.

İstanbul'da dünya sıralamasına giren üniversiteler

Sabancı Üniversitesi, İstanbul'da bulunan ve dünya sıralamalarında yer alan üniversiteler arasından en iyisi seçildi. QS, İstanbul'un dünya sıralamalarında yer alan kurumlarını  Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi olarak listeledi.

İstanbul hakkındaki diğer bilgiler

QS tarafından sıralamaya alınan üniversite sayısı

5

En üst sıradaki kurum

Sabancı Üniversitesi (dünyada 441-450 bandında)

Nüfus

14.657.000

Sıralamadaki üniversitelerde ortalama yabancı öğrenci ücreti

7.500 ABD doları

Tercih edilme sırası

86.

İşveren etkinliği sırası

63.

Geçim imkanları sırası

62.

Öğrenci deneyimi sırası

36.

 

Sabancı Üniversitesi bundan önce QS Dünya Üniversiteler Sıralaması 2016/17 listesinde 441-450 bandında yer alırken, QS 50 Yaş Altı Üniversiteler sıralamasında 61-70 bandında yer aldı ve EECA Üniversite Sıralamasında 13. oldu.

 

Sabancı Üniversitesi uluslararası iş ve inovasyon işbirliğinin Türkiye yürütücüsü oldu

Sabancı Üniversitesi, Avrupa Komisyonu’nun Horizon 2020 Programı kapsamında başlattığı, 12 Avrupa ve Brezilya kuruluşundan oluşan, CEBRABIC (Avrupa Brezilya İş ve İnovasyon İşbirliği Merkezi) Projesi’nin Türkiye yürütücüsü oldu. Projenin Türkiye koordinasyonunu Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Girişimcilik Kurulu Direktörü Dilek Çetindamar üstleniyor.

CEBRABIC – Avrupa-Brezilya İş ve İnovasyon İşbirliği Merkezi – AB üye ülkeleri ve Latin Amerika'nın önde gelen ekonomisi Brezilya arasındaki araştırma, teknoloji ve girişimcilik alanındaki işbirliğini artırmayı amaçlıyor. Bu proje üyesi olan konsorsiyum ortakları, CEBRABIC merkezini kurmak için dört yıl boyunca birlikte çalışacaklar. Projenin koordinatörlüğünü Brezilya’daki Sanayi Odaları Federasyonu (Confederação Nacional da Indústria (CNI)) ve Almanya'nın Berlin kentinde bulunan Fraunhofer IPK yürütecek.

 

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Girişimcilik Kurulu Direktörü Dilek Çetindamar konuyla ilgili açıklamasında, Sabancı Üniversitesi’nin uluslararası bir işbirliği içinde yer almasının araştırma ve geliştirme işbirlikleri yapma konusunda birçok yeni kurumla tanışma ve beraber iş yapma olanağı yaratacağına dikkat çekti.

CEBRABIC Projesi kapsamında ​Brezilya'da girişimcilik alanında bir mükemmelliyet merkezi sistemi kurulacağını söyleyen Çetindamar, bu merkezin AB ülkeleri ile arasındaki ilişkilerin kurulmasını ile araştırma-iş dünyası ilişkileri organize edeceğine vurgu yaptı.

Dilek Çetindamar “Biz de Sabancı Üniversitesi ekibi olarak bu merkezin kuruluşunda strateji oluşturulması, eğitim programlarının hazırlanması ve web sitelerinin oluşturulmasına katkıda bulunacağız. Uluslararası bir deneyim edinmiş olacağız. Bizim girişimcilik faaliyetlerimize de etkisi olacak. Bu proje sayesinde geliştirdiğimiz uluslararası işbirliklerinin bizim kuluçkamızda ve oluşturduğumuz ekosistemimizde bulunan girişimcilerle bağlantısını kurabilme şansımız olacak. Özellikle de Türkiye’den Brezilya’da iş yapmak isteyen veya halihazırda yapan kurumlarla ilişkiye geçilecek, proje ortaklıkları oluşturmaya çalışılacak. Ayrıca proje kapsamında oluşturulacak olan eğitim programlarını daha sonra üniveristemizde de kullanıma açacağız.”dedi.

CEBRABIC Projesi’nde Almanya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Macaristan, Portekiz, İspanya ve Türkiye’den toplam 12 ortak kurum yer alıyor.

CEBRABIC Hakkında:

Ağ bazlı çalışan bir merkez olması hedeflenen CEBRABIC’in en temel değeri; sinerji ve bütünlük sağlamaktır.

CEBRABIC ağı, talep ve işbirliğini teşvik ederek Brezilya'daki Avrupalı organizasyonlar için araştırma & geliştirme (Ar & Ge) fırsatları yaratmayı destekleyecektir. Merkezde, teknolojiyle ilgili servisler sunulacak, bölgesel inovasyon merkezleri ve dış hizmet sağlayıcıların ağına kaynak sağlanacak ve sanayi-yatırımcı işbirliği sağlayan kurumlara destek verilecektir.

CEBRABIC, halihazırda ikili seviyede Avrupalı yapılar tarafından sağlanan hizmetlerin Brezilya'da toplu bir şekilde koordineli olarak sağlanmasını hedeflemektedir. Brezilya'da var olan tekil Avrupa’lı örgütlerin CEBRABIC ağına dahil olması sağlanacaktır. Böylece, CEBRABIC'in, temel fiziksel ve insan kaynaklarıyla birlikte, yalın bir organizasyon yapısı oluşacaktır.

CEBRABIC'in gelişimi için 3 ana aşamayı öngörüyor. Planlama aşaması (en fazla bir yıl), CEBRABIC iş modelinin tam olarak geliştirilmesi ve taslak haline getirilmesi; Pilot uygulama aşaması (13. aydan 24. aya kadar), CEBRABIC'in deneysel bir proje ofisi olarak hizmetleri sağlaması, bunun sonuçlarının usulüne uygun olarak izlenmesi ve değerlendirilmesi, farklı yönleriyle CEBRABIC iş modelinin ayarlanması ve sonuçlandırılması; tam uygulama aşaması (25. aydan 48. aya kadar), CEBRABIC'in bağımsız bir tüzel kişilik olarak faaliyetlerinden elde ettiği tüm masrafları ve gelirleri barındırması, ve ortaklıktan tamamen bağımsız olarak hizmet vermesi.

CEBRABIC’in ana hedef grubunu Ar & Ge organizasyonları çok çeşitli paydaşlar: üniversiteler, araştırma merkezleri (temel ve uygulamalı), teknoloji transfer kurumları, teknoparklar, iş kuluçka merkezleri, inovasyon ajansları, finansman ajansları, iş dernekleri, ticaret odaları, topluluklar, sanayi şirketleri, KOBİ’ler, her sektörden start-uplar, danışmanlık şirketleri, risk sermayesi yatırımcıları, bireysel araştırmacılar, profesörler ve girişimciler oluşturuyor.

 

 

Tüm Sabancı Üniversitesi camiasının kanatlarının arkasındaki rüzgar: Tosun Hoca

Tüm Sabancı Üniversitesi camiasının kanatlarının arkasındaki rüzgar: Tosun Hoca 

Sabancı Üniversitesi Kurucu Rektörü Tosun Terzioğlu’nu aramızdan ayrılışının birinci yıldönümünde düzenlenen toplantıya Sabancı Üniversitesi Ailesinin mensupları, mezunlar, öğrenciler, akademisyen ve idari çalışanların yanı sıra eşi Nuran Terzioğlu, kızı Ayşecan Terzioğlu, Sabancı Üniversitesi’nin Kurucu Genel Sekreteri Hüsnü Paçacıoğlu, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ve kuruluş dönemi direktörlerinden Fatih Ertimur katıldı.

Tosun Beyi anmak için biraraya geldiğimiz törende ilk sözü Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu aldı. Hepimizin bu kampüsün her köşesinde Kurucu Rektörümüz Tosun Terzioğlu ile birçok anısı olduğunu söyleyen Ayşe Kadıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tosun Terzioğlu, Kurucu Rektörümüz olarak üniversitemizin temel ilkelerinin, kültürünün oluşmasında müthiş etkili olmuş bir insan.  Kendisi, mütevazılık, dinlemeyi bilmek, yapıcı olmayan tavırlardan ve hiyerarşiden haz etmemek gibi kişisel özelliklerini bu kültürün oluşum sürecine taşıdı. Sabancı Üniversitesi’nin kurumsal kültüründe akademik özgürlüklere verilen değer Türkiye’de üniversiteler tarihine geçecek önemde bir örnektir. Bunda Tosun hoca’nın çok önemli rolü olmuştur. Tosun hoca, bu üniversitede kamusal entelektüel olmayı önemseyen ve akademik mecraların dışında da zaman zaman yazılar yazan akademik kadroların her zaman arkasında durdu. Akademik mükemmeliyete önem verirken, akademisyenlerin kamusal entelektüeller olarak işlevlerine de değer vermeyi ihmal etmedi. Kendisi de yaşamıyla bu anlamda bir örnektir. Mükemmel bir bilim insanı olmak ile topluma ve doğaya değmeye çalışmanın bir arada olabileceğini kendi yaşamıyla göstermiştir. Türkiye’de eğitim konusunun her aşaması ile ilgilenmiş, bugün artık tarihe geçen yazılar kaleme alarak yapıcı düşüncelerini önemli siyasal dönüm noktalarında herkes ile paylaşmaktan imtina etmemiş bir insandı. Cesaret gösterilmesi gereken yerlerde sağlam durmuş ve üniversitemizin özgün yapısının korunması için çok emek vermiştir. Onun cesareti ve kararlılığı sayesinde bugün birçok ayırt edici özelliğimizi, mesela bölümlere değil, fakültelere öğrenci kabul eden ilk üniversite oluşumuzu muhafaza etmekle kalmadık, bunun başka üniversiteler tarafından da gerçekleştirilebilmesinin yolu açıldı. Cesaretine bir başka örnek de şudur...Türkiye için dönüm noktası sayılacak bir konferansta, 2005’de, bu toprakların mazisini anlamamızın aynı hataları yapmamak için önemini vurgulayan akademisyenlere destek vermiş, konferansın toplanması için büyük emek vermiş ve hatta açılışta cesaretle bir konuşma yapmıştı. Ben o konuşmayı dinleme ayrıcalığını yaşamış bir akademisyen olarak şu sözlerini hatırlıyorum: “bir eşiği geçiyoruz” demişti. Konuşmaktan, diyalog kurmaktan asla bir zarar gelmeyeceğini vurgulamış ve “bakın göreceksiniz eşiğin öte tarafında öyle korkunç canavarlar yok” demişti.”

Tosun Terzioğlu ile tüm Sabancı Üniversitesi mensuplarının sayısız anısı olduğunu söyleyen Ayşe Kadıoğlu bu anıların bazılarının öğretici, bazılarının cesaret verici, bir kısmının da gülümseten anılar olduğunu belirterek “Benim gözümde tüm Sabancı Üniversitesi camiasının kanatlarının arkasındaki rüzgardı Tosun hoca” dedi.

Daha sonra söz alan Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyemiz Ayşecan Terzioğlu, babası için düzenlenen törende Sabancı Üniversitesi Ailesi ile bir arada olmanın güzel duygular yaşattığını belirterek, bu ailenin kocaman, seçilmiş, geniş bir aile olduğunu ve Tosun Terzioğlu’nun anısını çok güzel yaşattığını söyledi. Ayşecan Terzioğlu ayrıca, Sabancı Üniversitesi’nin kuruluş çalışmaları sırasında, bilimsel bilginin üretilip paylaşılmasında hiyerarşinin ortadan kaldırılacağı bir ortam yaratılmakta olduğu için babası Tosun Terzioğlu’nun o dönemki heyecanını aktardı.

Törende  Tosun Terzioğlu’nun anısını yaşatmak için Sabancı Üniversitesi bünyesinde yapılan  kurumsal çalışmalar ile ilgili bilgiler de katılımcılar ile paylaşıldı.

Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği’ SÜMED tarafından Tosun Terzioğlu’nun vefatının hemen ardından oluşturulmuş olan  ve mezunların katkıları  ile büyüyen “Tosun Terzioğlu Burs Fonu” hakkında  dernek başkanı Zeynep Bahar  Çelik tarafından bilgi aktarıldı.

Mütevelli Heyeti kararı ile çalışmalarına başlanan diğer projeler ise  “Tosun Terzioğlu Matematik Kürsüsü” ve kampüste oluşturulacak “Tosun Terzioğlu Bahçesi”.

“Tosun Terzioğlu Matematik Kürsüsü” ile ilgili bilgiler de  Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Yusuf Menceloğlu tarafından aktarıldı.

Tosun Terzioğlu Bahçesi

Genel Sekreterimiz Haluk Bal’ın aktardığı Tosun Terzioğlu Bahçesi Bilgi Merkezi’nin yanında 2.5 dönümlük bir alanda oluşturulacak. Bu bahçe; kendisinin sevdiği bitki ve ağaçların yetiştiği, içinde akan sular olan, oturup dinlenecek, düşünecek, sohbetlere imkan verecek, doğal malzemeler kullanılarak yapılan bir bahçe olacak. Bahçenin proje çalışmaları kampüsümüzün kuruluşundan bugüne peyzaj çalışmalarını öz veri ile yürüten Kartepe Peyzaj tarafından yürütülecek.  

Bahçe hakkında GazeteSU’da Nesrin Balkan tarafından tekrar derlenen yazıdan alıntılar yapan Genel Sekreterimiz Haluk Bal ve Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu, şunları aktardı.

“Kendi ayakları üzerinde durma” konusunu ağaç metaforu ile dile getiriyor Tosun hoca ve şöyle diyor: “Her ağaç farklı... Kendi kökü suyu bulunca ondan sonra büyüyüp gidiyor.” Burada sözünü ettiği kökün suyu bulması önemli. Kök suyu bulunca ağaçları sulamaya gerek kalmıyor ve Tosun hoca bunu insanların büyümesine, kendi ayaklarının üzerinde durmasına  benzetiyor. Aynı bölümde “öğrenmenin karşılıklı olmasına” verdiği önemi ise şöyle dile getiriyor Tosun hoca: “İyi eğitim kurumları her öğrencisinden bir şey öğrenir ve ona göre de kendini değiştirir ve geliştirir…”

Yine aynı bölümde şöyle diyor Tosun hoca:

 “ ...eğitim kurumları biraz zeytin ağacı gibidir, biliyorsunuz zeytin ağacı çok yaşar... Ağaç belki yüzyıllık oluyor ama dikkatli bir şekilde budandığı ve bakıldığı zaman sanki yirmi-yirmi beş yıllık ağaç gibi gayet sağlıklı gözüküyor. Eğitim kurumları da tabii ki ağaca benziyor. Ne kadar sağlam, ne kadar iyi kurulursa kurulsun devamlı etrafına bakmak, kendine bakmak, kendini irdelemek, devamlı daha iyisini yapmak suretiyle yenilikler peşinde olmalı.” Sonrasında ise kampüse ekilen bitkileri, ağaçları (mesela sakuraları) anlatıyor, bu kararları nasıl konuşarak üniversitemizin çalışanları, hocalar ile birlikte verdiklerini anlatıyor ve bu bakımdan kampüs için “benim katkıda bulunduğum bir bahçe” diyebilirim diyor. Meyve ağaçları dikilince, öğrencilerin meyveleri henüz olgunlaşmadan koparabileceği, dallarının kırılabileceği kaygısı kendisine aktarıldığında, cevaben şöyle diyor Tosun hoca: “Ama kırılırsa kırılsın yani. Çocukken ben de ham, olmamış erik çok topladım. Onun zevki başkadır. İleride yani büyüdükçe ‘hah ben buna bakarsam daha güzel kayısı yiyebilirim’ diyeceklerdir.”

Yani güveniyor... insanların bir nebze kendi hallerine bırakıldığında doğruyu bulacaklarına güveniyor. Bu bir eğitimci için ne kadar değerli bir özellik.

Tosun hoca’nın sözleri, düşünceleri eminim ufkumuzu açmaya devam edecek.”

Tosun Terzioğlu’nu anmak için düzenlenen törende son sözü Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu alarak şunları söyledi: “Tosun hoca mutluluğu, başarıyı kendi tanımladığımız şekilde arayabileceğimiz kanalları yaratmayı önemseyen bir insandı. Ben bu bahçeyi de öyle görüyorum. Sabancı Üniversitesi camiasının kendisini dinleyebileceği, düşünebileceği, birbiri ile konuşabileceği bir alan olacak bu bahçe...

Tören sonunda katılanlara Tosun Terzioğlu tarafından hayata değen düşüncelerin yer aldığı kitaplar ve yazılar anı olarak dağıtıldı. Bunlardan biri, Üstün Ergüder, Mehmet Şahin ve Öktem Vardar ile birlikte yüksek öğretime ilişkin çalışmalarını içeren “Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu?” başlıklı İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yayınlanan politika notu. Diğerleri de Dünyaya Çoklu Bakmak Atatürk ve Bugün” ve en son yayınlanan, değerli hocamız Deniz Kurtoğlu Eken’in Tosun hoca ile röportajlarının  kaleme alındığı “Bir Dünya İnsanı Tosun Terzioğlu” adlı kitaplar. Ayrıca  “Ayşe Gül Altınay’ın derlediği “Ebru” başlıklı kitaba yaptığı kısa ama bir o kadar etkileyici  “Farklılıklarımız ile Zenginiz “ başlıklı metninin kopyaları da katılımcılar ile paylaşıldı.

 

 

 

Teachers Are Human Geri Dönüyor

Teachers Are Human Geri Dönüyor! 

Sevilerek dinlenen ve birbirinden değerli öğretim üyelerinin konuk olduğu Teachers Are Human'ın 27 Şubat Pazartesi günü gerçekleşecek yeni dönem programına Albert Erkip konuk oluyor!

27 Şubat'ta yani her zamanki gibi bir Pazartesi akşamı saat 8'de yüzünüzü güldürmek, sesiniduyur köşesindeki sorularınızla sizi de sohbete dahil etmek dileğiyle :) 

Programa önermek istediğiniz isimler var mı? 

radyosu@sabanciuniv.edu adresine e-posta göndererek veya Speak App - Social bölümünde yer alan duyurumuzun altına yorum yazarak programda görmek istediğiniz hocalarımızı bizimle paylaşabilirsiniz.

Eski kayıtlara nereden ulaşabilirim? 

Çeşitli teknik aksaklıklar nedeniyle tüm programlarımızı yayınlayamasak da Güz 2016 döneminden 3 programa aşağıdan ulaşabilirsiniz :

12 Aralık 2016 Sondan Durukanoğlu Feyiz:   https://www.youtube.com/watch?v=DnlAk_HiCgw&t=6s

14 Kasım 2016 Cem Güneri:  https://www.youtube.com/watch?v=siFhe319JPE&t=50s

17 Ekim 2016 Akşin Somel:   https://www.youtube.com/watch?v=aw_7xV5F8uc&t=27s

Sizi nasıl dinleyebilirim?

Bizlere radyosu.sabanciuniv.edu, radyosu.org, TuneIn, mySU, Speak ve RadyoSU mobil uygulaması üzerinden ulaşabilirsiniz. Sesiniduyur köşesine soru göndermek için ilk iki seçenekten birini tercih edin lütfen :) 

 

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Modern Biyoteknoloji

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Modern Biyoteknoloji

22 Şubat’ta Prof. Dr Selim Çetiner tarafından Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve 21.yüzyıldaki Modern Teknoloji üzerine verilen NS-Future seminarında neler konuşulduğunu sizler için Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği 2. sınıf öğrencimiz Selin Eyüpoğlu derledi. 


Selim Çetiner, insanların yeme alışkanlıkları ve gıda üretimiyle ilgili geçmişini anlatmaya avcı toplayıcı atalarımızın yaşam tarzıyla başlıyor. Avcı ve toplayıcı toplumlarda ortalama yaşam süresi sağlık bakımı ve hijyen eksikliği nedeniyle 30-35 yılla sınırlı kalmış. Göçebe avcı ve toplayıcılıktan yerleşik hayata geçen topluluklar tarımla uğraşmaya başladılar ve basit sebze, meyve ve tahıl türlerini doğaya bağımlı olmadan üretip tükettiler. Böylelikle sistemli üretim ve ticaret başladı. Daha dengeli ve düzenli bir diyete kavuşan toplulukların ortalama yaşam süresi de uzadı. Bu noktada ilk medeniyetlerin tarih sahnesine tarımla birlikte çıktığını belirtmekte yarar var. Üretici ve tüketicileri arasındaki ilişkiye aracılar girmesi ve ticaret ağının büyümesiyle tarımın verimliliğine ve gıda kalitesine dair sorunlar baş göstermeye başladı. Ortaya ilk çıkan biyoteknoloji teknikleri ve pestisit kullanımıyla üretilen gıdanın kalitesi ve verimi artarken boyutu da büyük oranda artış gösterdi. Yeni keşfedilen kıta, Amerika’da yetişen, o zamana göre egzotik meyve, sebze ve tahılların Avrupa’ya getirilmesiyle (The Columbian Exchange) farklı coğrafyalarda yerli olmayan bitkiler yetiştirilmeye başlandı. 

Geliştirilen teknikleri açıklamaya geçmeden Eisendhover’ın elinizde bir kalem olduğunda ve tarım alanından uzakta olduğunuzda tarımın ne kadar kolay göründüğünü belirten sözünü hatırlatan Selim Çetiner, tarımın zor.sabır isteyen, karşılığını kolay vermeyen bir uğraş olduğunu söyledi. Örneğin bir tarlada üretilen mısırın ancak %24’sinin tüketilecek durumda oluyor, geriye kalan yüzde böcek veya topraktaki mineral seviyesi gibi faktörlerden dolayı atılıyor.

Kullanılan ilk biyoteknolojik tekniklerin temeli Mendel’in genetik modifikasyon ve çaprazlama üzerine çalışmalarına dayanır. Bugünkü genetiği değiştirilmiş organizmalar ve GDO’lu gıdaların geçirildiği işlemler DNA izolasyonu ve gen dizaynı gibi adımlardan oluşur. Farklı bitki ve bakteri hücrelerinden alınan enzimler ve DNA parçaları, yeni bir DNA üzerinde kaynaştırılıyor, böylelikle üretimde verim katlanırken böceklere karşı direnç de maksimum seviyeye çıkıyor.

Üretim hızını da önemli ölçüde arttıran bu tekniklerin doğal olarak dezavantajları da var. Potansiyel olarak allerjen veya zehir özelliği gösteren maddeler, toplu sanayinin çevreye verdiği zarar, üretim teknolojileri arasındaki rekabetle birlikte gelen değişken politikalar ve ticaretteki tekel gibi kontrol edilebilir risklerle birlikte GDO’lu gıdalar hakkında biyoetik ve dini tartışmalar da mevcut.

Selim Hoca, GDO’lu gıdaların tamamen güvenli olduğu ve çevreye zararlı olmadığını belirten cümlenin üzerine bir çarpı koyarak bunun kesin ve kanıtlanabilir bir ifade olmadığının altını çiziyor. Her GDO tekniği farklı olmakla birlikte taşıdığı riskler de değişkenlik gösterebiliyor.

Büyük çapta uygulanan bu teknikler ilk deneylerden beri, 19 yıldır, belirli bir sağlık veya çevre problemine yol açmamış. Bunun yanı sıra dünyada son yüzyılda yanlış beslenme ve üretilen gıdaların eşit paylaştırılamaması gibi sorunlar oldukça kritik hale geldi. Şu an dünyada yaklaşık 1.2 milyar insan obeziteyle savaşırken 805 milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Yaşam süresinin sadece diyete bağlı olmadığını belirten Selim hoca farkı coğrafyalardan sağlıklı ve sağlıksız diyetlerle beslenen insanların yaşam sürelerinin beklenenden farklı olabileceğini örneklerle açıkladı. Örneğin çoğunlukla işlenmiş, hazır gıdalarla beslenen Amerikalı bir ailenin ortalama yaşam süresinin Ekvator’da yaşayan ve tamamen organik gıdayla beslenen bir aileden daha uzun olduğu görülüyor. Bu da sağlık hizmeti ve çevre gibi etkenlerin de denklemde olduğunu akıllara getiriyor. 

Özellikle aşırı artan popülasyonun sebep olduğu, kaynakların hızla tükenmesi ve küresel ısınma gibi son yıllarda kritik hale gelen global sorunların çözümüne yönelik herkesin yapabileceği basit değişiklerden bahseden Selim hoca, kırmızı et yerine balık tüketmenin kaynakları daha az tahrip ettiğini belirtti ve protein içeren bitkilere ağırlık verilmesinin de hem sağlığımız hem de sürdürülebilir tarım için oldukça faydalı olduğunu ekledi. Yapay teknikler olmasaydı şu an kullanılan tarım arazilerinin en az 3 katına ihtiyaç duyulacaktı ve kullanılabilir arazinin bir kısmı çayır veya ormanların da katılması gerekecekti. Bu nedenle biyoteknoloji, genetik çalışmalar ve yenilenen teknikler sürdürülebilir tarım için vazgeçilmez değerlerdir. 

Son olarak gıda israfı hakkında bazı istatistikler gösterip bunları yorumlayan Selim hoca, üretilen tahılların %36.8’inin, meyve ve sebzelerin %58.1’inin ve toplamda üretilen gıdaların üçte birinin çöpe gittiğini ve bunun önünün ancak bireysel seviyede ve herkesin katılımıyla alınabileceğini vurguladı.

 Siz de ilginizi çeken ADP seminarlarına katılabilirsiniz! 

Veri bilimciler Data Scientist Meetup’ta buluştu

Sabancı Üniversitesi ve SAS, veri bilimi alanında çalışan farklı sektör ve uzmanlık seviyelerinden kişileri 17 Şubat’ta gerçekleşen Data Scientist Meetup etkinliğinde bir araya getirdi.


Veri biliminin bugünü ve yarını hakkında fikir alışverişi yapma ve bu alanda çalışan kişilerle tanışma olanağı sunan Data Scientist Meetup etkinliği 17 Şubat 2017, Cuma günü, Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşti. Etkinlikte, Hepsiburada.com Chief Data Scientist unvanıyla görev alan İsmail Parsa ve Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz,  Görselleştirme Laboratuvarı Direktörü Prof. Burçin Bozkaya ve SAS’ta analitik danışmanlık yapan Tuba İslam konuşmacı oldular. Etkinlikte, veri biliminin bugünü ve yarını hakkında fikir alışverişinde bulunma ve bu alanda çalışan kişilerle tanışma olanağı sunuldu.

Etkinlikte, uzun yıllar ABD’de, aralarında Amazon ve Microsoft’un da olduğu önemli şirketlerde tecrübe sahibi olan ve bugün Hepsiburada.com’da Chief Data Scientist olarak görev alan İsmail Parsa, deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. İsmail Parsa katılımcılara üniversite eğitiminden sonra mutlaka bir yüksek lisans derecesi almalarıni fakat bu geciste bir iki sene tecrube edinmeleri tavsiyesinde bulundu. Konuşmasında hem müşteri tarafında hem de danışman tarafında çalışmanın, problemlere genic aci ile bakabilmekteki önemine değindi. Müşteri segmentasyonunun önemine ve modelleme asamalarindaki fark yaratan safhalara vurgu yapan Parsa, “Modelinizin başarısını ölçemezseniz sınırlı kalırsınız” dedi.

Burçin Bozkaya SAS’ın analitik sponsoru olduğu ve MIT iş ortaklığıyla kurulan Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı çalışmaları hakkında bilgi verdi. Laboratuvarın en önemli amaçlarından birinin, endüstriyel yönden çalışmalara ek olarak üniversitenin de araştırma çalışmaları ile dahil olarak endüstriyi desteklemek olduğunu belirtti. Konulara hem mühendislik hem de iş bakış açısıyla yaklaştıklarını belirten Bozkaya, tahminlerde yüzde 95 ve üstü oranlarda başarı sağladıklarını ifade etti.

Katılımcılara tavsiyelerde bulunan Burçin Bozkaya, “Veriyle her türlü analizi yapmaktan korkmayan ve buna iştah duyan bir yapınız olmalı. Bilgisayar ve programcılık konularına merakınız olmalı. İstatistik temeli olmadan ilerleme sağlamak zor olur. İş problemleri ile ilgili bakış açınız da çok önemli. Büyük veri katma değer sağlamada kullanılmalı” dedi.

Tuba İslam ise SAS’ın veri bilimi alanında dünyada ve Türkiye’de pekçok girişimi desteklediğinden ve destekleyeceğinden bahsetti. Tuba İslam, “Çok farklı disiplinlerden gelen genç arkadaşlarımız veri bilimi alanında kariyer yapmak isteyebiliyor. Bu da bizi çok sevindiriyor. Bizim SAS olarak bu alana desteğimiz ve yatırımımız devam edecek.” dedi.

Bir güzel ve iyi insanı, Tosun Terzioğlu’nu anıyoruz…

Bir güzel ve iyi insanı, Tosun Terzioğlu’nu anıyoruz…

Nesrin Balkan

Üniversitemizin Kurucu Rektörü Tosun Terzioğlu’nu bir yıl önce bugün kaybettik. Tosun Bey Sabancı Üniversitesi’nin henüz temelinin atıldığı 1997 yılında rektör oldu. Bu görevi 12 yıl yürüttü. Sabancı Üniversitesi’nin eğitim sisteminin oluşturulması, bölümsüz ve disiplinlerarası yapı, akademik özgürlükler bildirgesi gibi üniversitemizin daha birçok ayırt edici özelliklerinin ortaya çıkmasında Tosun Terzioğlu’nun önemli bir rolü, liderliği, emeği var.   

Biz Sabancı Üniversiteliler onu kampüsün her yanında sessiz, telaşsız adımlarla yürüyüşü ile görürdük. Tosun Beyin mütevazı liderliği, çok iyi bir dinleyici olması, en ciddi ortamlarda işin komik tarafını bulup yaptığı espriler kişiliği ile ilgili ilk aklıma gelen özellikler. Tosun Terzioğlu ile 17 yıl birlikte çalışma şansım oldu, görevim gereği verdiği yüzlerce röportajda, demeçte yanında oldum. Verdiği röportajlarda da sık sık vurguladığı gibi, öğrencilerin kendi ayakları üzerinde durabilen, soran, araştıran özgür düşünceli bireyler olarak yetişmesinin temel hedef olduğunu, Sabancı Üniversitesinin sisteminin buna göre oluşturulduğunu söylerdi. Merak etmenin, soru sormanın önemini, eğitimin, öğrenmenin karşılıklı olduğunu hocaların da öğrenciden çok şey öğrenebileceğini, önyargı ve kalıplaşmış düşünce ile beyinleri sınırlandırmanın insanın ilerlemesine engel olacağını dile getirirdi.

Tosun Beyin toprağı, ağacı, çiçekleri, bahçeyi çok sevdiğini, toprak ile uğraşmaktan hoşlandığını biliyoruz buna hepimiz şahidiz. Tosun Bey 1999 yılında kampüs inşaatının bitişi ile başlatılan peyzaj çalışmaları ile yakından ilgilenip, kampüste nereye hangi ağacın, hangi bitkinin dikileceğine karar verdiği için kampüsteki bütün ağaç ve bitkileri neredeyse ezbere bilirdi. Hatta Latince adları ile… Kampüsteki bitkilerde, ağaçlarda ve çiçeklerde de Tosun Beyin emeği, sevgisi vardır. Her yıl yeni gelen öğrencilere ve dileyen çalışanlara kampüs turları düzenler bitki örtüsü ve diğer doğal yapılar ile ilgili bilgi verirdi. İlk yıllardaki çorak görünümlü topraktan bugün giderek büyüyen binlerce ağaç ve bitki türlerinin olduğu yemyeşil kampüs görünümüne kavuştuğumuz için bunu keyifle ve gururla yapardı. 

Tosun Bey toprak, bahçe, bitki sevgisini İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan Kasım 2015’de çıkan, Deniz Kurtoğlu Eken tarafından projelendirilen ‘Bir Dünya İnsanı Tosun Terzioğlu’ adlı kitabın “Bahçe” başlıklı bölümünde şöyle dile getirmiş: “…. ister ağaçlar, isterse mevsimlik veya yıllık çiçekler veya bitkiler olsun bir yerde insanın arkadaşı, dostu gibidir. Tanıdığı gibidir. Başına neler geldiğini bilir. Başına gelenlerin bir kısmı da bizim yüzümüzden de olabilir, yaptığımız yanlışlardan da olabilir…” Tosun Bey aynı bölümde eğitim kurumlarını ağaca benzetiyor ve şöyle diyor; “Eğitim kurumları biraz zeytin ağacı gibidir, biliyorsunuz zeytin ağacı çok yaşar. Bakılmasa bile yaşayabilir. Pek öyle zeytin vermez ve böyle zamanlarda kırılıp çürümesi daha kolay olur ama bakıldığı zaman zeytin ağaçlarının çok geniş gölgeleri vardır. Üst tarafına doğru gayet sağlıklı ama ince dalları vardır. Üstü zeytin doludur. İşte o gençleştirme dedikleri bir operasyondur. Yani o gövdenin sağlamlığı üzerine devamlı bir yenilik yapılıyor. Ağaç belki yüzyıllık oluyor ama dikkatli bir şekilde budandığı ve bakıldığı zaman sanki yirmi-yirmibeş yıllık bir ağaç gibi gayet sağlıklı gözüküyor. Eğitim kurumları da ağaca benziyor. Ne kadar sağlam ne kadar iyi kurulursa kurulsun devamlı etrafına bakmak, kendine bakmak, kendini irdelemek, devamlı daha iyisini yapmak suretiyle yenilikler yapmak peşinde olmalı. Şöyle ki, bir eğitim kurumu, ‘Ben artık mükemmele vardım ve yapacağım yeni bir şey yok’ dediği zaman –hele bugünün dünyasında- zannediyorum dört-beş yıl içerisinde bulunduğu yerden hızla düşer. Bu kaçınılmazdır… … İyi eğitim kurumları her öğrencisinden bir şey öğrenir ve ona göre de kendini değiştirir ve geliştirir…”

Sabancı Üniversitesi kampüsünde yakında “Tosun Terzioğlu Bahçesi” olacak ve o bahçede öğrenciler, çalışanlar tüm Sabancı Üniversitesi Ailesi sakinleri dolaşacak, bir ağacın gölgesinde oturup kitabını okuyacak, sohbet edecek ya da düşüncelere dalıp hayaller kuracak. Tosun Bey de her zaman bizlerle olacak.    

Şahane Hayat’ın kahramanı

Sinema ile yakından ilgilenenler hatırlayacaktır. Eski filmlerin yayınlandığı kanallarda zaman zaman gösterilir. Şahane Hayat “It’s a Wonderful Life” adlı bir film var. 1946 yapımı Frank Capra’nın filminde James Stewart’ın canlandırdığı bir iş insanı olan filmin kahramanının hiç yaşamamış olduğu bir dünyanın neye benzeyeceğinin gösterilmesi, bunun sonucunda da iş insanının aslında farkına varmadan Dünyayı olumlu yönde değiştirecek birçok şey yapmış olduğunu anlaması, yani 'şahane bir hayat' yaşamış olduğunun farkına varması anlatılıyor. Tosun Bey aramızdan ayrıldığından beri sık sık bu filmi düşünüyor ve Tosun Beyi o kahramanın yerine koyuyorum. Tosun Terzioğlu hiç yaşamamış olsaydı dünyamız ne olurdu, uzak yakın bir şekilde değdiği, etkilediği arkadaşları, öğrencileri, çalışanları, meslektaşları, ailesi, Sabancı Üniversitesi…binlerce binlerce insan, çiçek, ağaç… Ne olurdu? Nasıl olurdu?

Yaşam böyle bir şey, insanlar bu dünyaya gelip, geçerken iyi bir şey yapmışlarsa, insanlara dokunmuşlarsa her zaman yaşıyorlar, yaptıkları ile dilden dile dolaşıyor, her zaman iyilik ve güzellikle anılıyorlar. Sabancı Üniversitesi’nin her köşesinde izleri olan bu değerli ve güzel insanımız da her zaman yaşamaya devam edecek. Kampüsün çimeninde, bir öğrencinin kahkahasında, bir çiçeğin kokusunda, başarıdan başarıya koşan bir mezunumuzda, yemekhanede sıralarda, laboratuarlarda, Gösteri Merkezi sahnesinde… 

 ‘Bir Dünya İnsanı Tosun Terzioğlu’ adlı kitaba yazdığı önsözü şöyle bitiriyor Tosun Bey: “Yıllar boyunca farklı milletlerden değişik insanlar tanıdım. Her tanıdığımı dinlemeye, onları anlamaya ve bir şeyler öğrenmeye özen gösterdim. ‘Bir Dünya İnsanı’ olarak nitelendirilmeye layık mıyım bilemem ama hep iyi bir insan olmaya gayret ettiğimi söyleyebilirim.”

İyi ve güzel insan Tosun Terzioğlu’nu hayatımıza kattıkları için minnetle, sevgi ve saygıyla anıyoruz, her zaman…


 

Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu özlemle anıyoruz...

Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu özlemle anıyoruz...

Üniversitemizin kuruluşunda ve gelişmesinde üstün hizmetleri olan Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu’nu, vefatının birinci yıldönümünde anmak ve onun kurucu ilkelerimize yansıyan değerlerini yaşatabilmek için üniversitemizde yürütmekte olduğumuz düzenlemeleri paylaşmak üzere bir araya geleceğiz.

Tarih: 23 Şubat 2017, Perşembe

Saat: 11:00-12:00

Yer: Üniversite Merkezi, Sinema Salonu

 

Abone ol