Ana içeriğe atla

EDU Açık Eğitimler ile Haziran’da 8 Farklı Eğitim

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, EDU, Nisan ayında duyurduğu Sanal Sınıf Eğitimlerini sürdürüyor. Kariyer gelişimini desteklemek isteyen profesyonellere Haziran ayında 8 farklı eğitim sunuluyor.

EDU Açık Eğitimler, Haziran ayı eğitimleri 6 Haziran’da Yöneticiler İçin Finans Sertifika Programı ile başlayacak. Program, finansçı olmayan yöneticilerin, bütünsel bir finans bakış açısı kazanmalarını sağlayarak karar alma süreçlerini iş odaklı güçlendirmeyi hedefliyor. 8 tam gün ve 6 modülden oluşan programda, katılımcılara; finans matematiği, temel kurumsal finans, finansal tabloların analizi gibi temel finansal konularda bilgiler aktarılacak.

Bir diğer sertifika programı olan “Liderliğe İlk Adımlar” ise liderlik becerilerini geliştirmek isteyen herkes için 12 Haziran’da başlayarak 9 tam gün sürecek. 3 modülden oluşan program; ekip yönetimi, grup koçluğu, çatışma çözümü ve çözüm bulma gibi kilit yöneticilik becerilerine odaklanacak.

EDU, Haziran ayı içerisinde, dijital medyaya ilgi duyan ve bu konulardaki bilgi ve yetkinliklerini geliştirmek isteyen herkes için Dijital Pazarlamada Kampanya Yönetimi, Dijital Medyada Performans Pazarlaması, Markalar İçin İçerik ve Influencer Pazarlaması eğitimlerini hayata geçiriyor.

Fiyat oluşturma konusunda değer odaklı ve stratejik bir bakış açısıyla tasarlanan Fiyatlandırma Stratejileri eğitimi ise, sürekli değişen iş dünyası dinamiklerinde farklı ve etkin fiyatlandırma stratejileri hakkında rehber olmayı amaçlıyor. 1 tam günden oluşan eğitim 27 Haziran’da gerçekleşecek.

5S ile Verimlilik Artışı Eğitimi iş güvenliği, verim artışı, çalışan motivasyonu ile ilgili konuların iyileştirilebilmesinde katılımcıların yetkinliklerini geliştirebilmesini hedefliyor. 2 eğitim gününden oluşan eğitim 23-24 Haziran’da gerçekleşecek.

Haziran ayının son eğitimi ise, 29 Haziran’da başlayacak Yalın 6 Sigma Yeşil Kuşak Sertifika Programı olacak. Program katılımcılara, Yeşil Kuşak problem çözme araçlarını kullanarak işletmelerdeki verimlilik, kalite ve değişkenlikle ilgili konuları iyileştirme becerileri kazandırmayı amaçlıyor. 20 günden oluşan programa üretim, kalite, ARGE, bakım, planlama, sürekli iyileştirme, operasyonel mükemmellik, güvenilirlik gibi nicel verilerin bol miktarda kullanıldığı departmanlarda en az 6 aydır aynı pozisyonda çalışan profesyoneller katılabilecek.

Tüm eğitimler canlı sanal sınıflarda gerçekleştirilecek.

Eğitimlerle ilgili detaylı bilgiye https://edu.sabanciuniv.edu/tr/acik-egitimler adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Brisa Akademi'nin kapıları üniversite öğrencileri için açılıyor

Türkiye lastik endüstrisinin lideri Brisa, sektöre öncülük etmek, hizmet kalitesinin sürekliliğini sağlamak amacıyla “sürekli gelişim” ilkesiyle paralel olarak hayata geçirdiği, kurumsal üniversite platformu Brisa Akademi’de, yeni nesil eğitim teknikleriyle tasarladığı online eğitim programlarını, ücretsiz olarak üniversite öğrencilerinin kullanımına açtı. 

Ülkemizi dünyanın en büyük ekonomileri arasına taşıyabilme konusunda en büyük gücünün parlak beyinlerimize güvenmek olduğunu düşünen Brisa, bu düşüncesi doğrultusunda, sunduğu eğitimlerden, Mühendislik ve Ar-Ge alanında okuyan tüm öğrencilerimizin yararlanabilmesi arzu ediyor. http://akademi.brisa.com.tr/

COVID-19 Pandemisinin Enerji ve İklim Sonuçları webinarı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), ‘‘COVID-19 Pandemisi’nin Enerji ve İklim Sonuçları’’ konulu bir webinar düzenliyor.

 

2 Haziran 2020 Salı günü gerçekleştirilecek webinarın moderatörlüğünü IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio yapacak. İngilizce olarak gerçekleştirilecek webinara, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Emeritus Öğretim Üyesi ve İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Prof. Ahmet Evin, Boden Law Kurucu Ortağı Değer Boden, Emekli Büyükelçi Mithat Rende ve Footprint and Sustainability Association Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yaşar Atacık konuşmacı olarak katılacak. 

2 Haziran 2020, Salı

17:00 – 18:30

 

Önemli not: Söz konusu webinarın dili ingilizce olup çeviri yapılmayacaktır. 

IICEC webinarına kayıt olmak için BURAYA TIKLAYINIZ.

Webinar ile ilgili sorularınızı funda.inal@sabanciuniv.edu / nazli.karadag@sabanciuniv.edu adreslerine gönderebilirsiniz. 

Geçmişten Geleceğe Bitkisel İlaç Ham Maddeleri

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen "Geçmişten Geleceğe Bitkisel İlaç Ham Maddeleri" Nano Open Webinarı 3 Haziran 2020 Çarşamba günü saat 11.00 -12.00 arasında gerçekleşecek.

Let Kimya'dan Doç. Dr. Levent Tuğrul tarafından sunulacak "Geçmişten Geleceğe Bitkisel İlaç Ham Maddeleri" Nano Open Webinarına tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir.

Kayıt için mail atınız: sunum@sabanciuniv.edu

(Yayın linki kayıt yaptıranlara etkinlik günü iletilecektir.)

EDU Mood Up Webinars “Duygusal İnovasyon” ile devam ediyor!

Yönetici Geliştirme Birimi EDU’nun, salgın günlerinde sosyal mesafeyi korurken bilgi paylaşımını artırabilmek amacıyla hayata geçirdiği Mood Up Webinar serisi Duygusal İnovasyon başlığıyla devam ediyor.

Günümüzde “ben” olmanın ne anlama geldiğinin irdeleneceği Duygusal İnovasyon Webinarı’nda, EDU Eğitim Ortağı Ebru Güresin ‘ben’in gerçek gücünü anlatacak.

Webinar bireysel devrime odaklanıyor. Buna göre dışımızdaki dünya kontrolümüz dışında değişiyor, belki de hiç tanımadığımız bir yere evriliyor. Bu dünyadaki varlığımızı mutlu ve başarılı bir şekilde sürdürebilmek için bireysel devrimimize cesaret göstermemiz gerekiyor. Duygusal İnovasyon, özümüzün tek başına olmadığını, sınırlarını bilinen algımızla asla anlayamayacağımız bir bütünün parçası olduğumuzu hatırlamakla başlıyor.  

Keyifli bir farkındalık hikayesi olarak Duygusal İnovasyon webinarına davetlisiniz!

Eğitim Ortağı: Ebru Güresin

Tarih: 3 Haziran, 17:00

Kayıt için tıklayınız!

Lord Nicholas Stern: “Sıfır karbonla güçlü büyüme hikayesi yazılabilir”

Prof. Stern, ülkelerin, iklim değişikliğine karşı mücadele ederek de ekonomik anlamda bir başarı hikayesi yazabileceğine inanıyor. O nedenle “Hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için, çevre ve iklim sorumlulukları ile ekonomik büyüme arasında bir tercih yapma zorunluluğu yok” diyor.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde bu yıl Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen London School of Economics and Political Sciences Ekonomi ve Yönetim Profesörü Lord Nicholas Stern, iklim değişikliğine ekonomi merceğinden yaklaşabilen çok özel araştırmacılardan biri. Ekonomi bilimine yaptığı katkının bir nişanesi olarak kendisine Birleşik Kırallık tarafından 2004 yılında “Sir”, 2007 yılında ise “Baron Stern of Brentford” olarak “Lord" unvanı verildi. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri 2020 Jüri Ödülü almasının arkasında da iklim değişikliğinin ekonomi üzerindeki etkisiyle ilgili yapmış olduğu özel çalışmalar yer alıyor.

Şimdiye kadar 15’ten fazla kitap ve 100’den fazla makale yayınlayan Prof. Stern’in son kitabının adı Why Are We Waiting? The Logic, Urgency, and Promise of Tackling Climate Change (Neden Bekliyoruz? İklim Değişikliğiyle Mücadelenin Mantığı, Aciliyeti ve Vadettiği).

Prof. Stern, ülkelerin, iklim değişikliğine karşı mücadele ederek de ekonomik anlamda bir başarı hikayesi yazabileceğine inanıyor. O nedenle “Hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için, çevre ve iklim sorumlulukları ile ekonomik büyüme arasında bir tercih yapma zorunluluğu yok” diyor.

COVID-19 salgınının ciddi bir küresel depresyon riski yarattığına dikkat çeken Prof. Stern’in gelişmekte olan ülkelere mesajı şu: “Türkiye dahil pek çok ülke turizmde ani düşüşlerle karşılaşıyor. Bu, çok zor bir dönem olacak. Ekonomilerini hızla büyütmek için zengin ülkelere baskı yapmalı, borçların azaltması veya silinmesi için çaba göstermeliler.”

Prof. Stern’in gazeteSU’ya verdiği özel röportajı yayınlıyoruz.

Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümelerinin sınırlanacağı endişesiyle karbon emisyonlarını azaltmaya istekli olmadıkları düşünülüyor. Buna katılıyor musunuz? Bu doğruysa, daha fazla taahhütte bulunmaya nasıl ikna edilebilirler? Gelişmiş ekonomilerde durum nasıl? Onlarda da benzer teşvikler var mı? 

Giderek düşük veya sıfır karbona yönelmenin güçlü bir büyüme hikayesi oluşturabileceğini görüyoruz. Bu keşif, yenilik, yatırım ve büyüme dolu bir hikaye.  Ayrıca, bu büyüme iş fırsatları açısından da zengin olabilir. Düşük karbonlu temiz teknolojiler yoluyla üretilen elektrik ve yürütülen diğer faaliyetlerin maliyetlerinin zaten fosil yakıtlardan daha düşük olduğunu görüyoruz.  19. ve 20. yüzyılın teknolojileri, sadece modern teknolojilerden daha kirli değil; aynı zamanda modern düşük karbon teknolojilerinden de daha pahalı.  Dolayısıyla, hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için, çevre ve iklim sorumlulukları ile ekonomik büyüme arasında bir tercih yapma zorunluluğu yok.  Ayrıca dünya daha temiz olan düşük karbon yönünde ilerledikçe, eski kirli teknolojilerle devam etme tercihinin varlıkların atıl kalmasına yol açacağının farkında olmalıyız. Varlıkların atıl kalması, istihdam kaybı anlamına gelir.  

Türkiye ve petrol ihraç eden dört büyük ülke, 2015 Paris iklim anlaşmasını henüz onaylamayan sekiz ülke arasında yer alıyor. Halen Birleşmiş Milletlerin anlaşmayı onaylayan 187 ülke listesinde yer alan ABD ise, 2019 yılında anlaşmadan çekilme prosedürünü başlattı ve bu yıl 4 Kasım'da ayrılacak.  Bu gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu, ülkelerin iklim değişikliğini durdurmak için gösterdiği çabaların önünde büyük bir engel midir? 

Ülkelerin büyük çoğunluğu 2015 Paris Anlaşması’nı onayladı. Plana göre ABD'nin anlaşmadan çekilmesi, bir sonraki başkanlık seçiminin ertesi günü gerçekleşecekti.  Öyle ya da böyle, başkanlık 2021'in başında veya daha sonra el değiştirip bir sonraki başkan göreve geldiğinde ABD anlaşmaya yeniden katılacaktır.

Petrol ihraç eden ülkeler, geleceğin düşük karbonda olduğunu ve buna hazırlanıldığını giderek daha fazla fark ediyorlar.  Aslında, Paris Anlaşması’na uyum, zor zamanların baskısı dikkate alındığında kayda değer ölçüde sağlam olmuştur. İş dünyası, ekonominin ve teknolojinin nereye gitmesi gerektiğini zamanla fark etti ve bu eyleme liderlik ediyor. Genellikle hükümetlerin önünde gidiyorlar. Dolayısıyla, bazı iniş-çıkışlar olsa da, Paris Anlaşması dinamiğinin giderek güçleneceğini düşünüyorum.  

COVID-19'un dünya ekonomisi üzerindeki etkileri hakkındaki görüşlerinizi paylaşabilir misiniz? Hayatımızdaki birçok şeyi değiştirmeye başladı. Bu salgın karşısında iklim değişikliği konusundaki bakış açınızda bir değişiklik oldu mu? 

COVID-19’un sağlık üzerindeki etkileri çok büyük. Ekonomi üzerindeki etkileri de öyle. Üretimde tanık olduğumuz düşüşler ekonomi tarihinde gayet olağandışıdır.  Ciddi bir küresel depresyon riski var. Tüm dünyada ülkeler kısa vadede (kurtarma dönemi) istihdamı korumalı ve daha sonra güçlü ve sürdürülebilir bir toparlanmaya yatırım yapmalıdır.  Sürdürülebilir faaliyet ve yatırımların standart geleneksel faaliyetlerden daha hızlı istihdam sağlayabileceğini, daha emek yoğun olabileceğini ve daha güçlü ekonomik çarpanlar taşıyabildiğini görüyoruz.  Böylece, ihtiyaç duyduğumuz toparlanma ve dönüşümsel büyüme, iklim eylemi tarafından yönlendirilebilir ve bunlarla içiçe geçebilir. 

İklim değişikliği ve doğal afetler nedeniyle kapitalizmi sorgulama noktasında mıyız? 

İklim değişikliğinin ve doğal afetlerin kapitalizmi geçersiz kılacağını düşünmüyorum. Geçen yüzyılda merkezi olarak planlanan ekonomilerin tarihi çevreye büyük zarar verdi.  Öte yandan, fiyat sistemi maliyetleri yansıttığında kapitalizm ve piyasaya dayalı ekonomiler en iyi şekilde işlev görür. Bu sistemlerin, örneğin kentsel tasarım ve milli parklar ve koruma alanları gibi stratejik planlama gerektiren birçok yönü de vardır.  Dolayısıyla, kapitalist bir sistem içinde, çevre, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik üzerine aktif politikalarımız olmalıdır. Örneğin, sermaye piyasası, Ar-Ge ve politika eylemi gerektiren ağlar gibi alanlarda birçok önemli piyasa başarısızlığı vardır. Sorunların çoğu küresel olduğundan, politikalar uluslararası işbirliği gerektirir. 

COVID-19 salgını genel olarak kapitalizm idealini nasıl etkileyecek?  Önümüzdeki on yılda hükümetlerin ekonomik mekanizmalarda önemli bir rol oynayacağını düşünüyor musunuz? Yoksa şirketler mi salgın veya iklim değişikliği konusunda daha fazla sosyal sorumluluk alacak?  

Salgın hükümetlerin güçlü bir şekilde müdahale etmesini gerektiriyor. Başlangıçtaki kurtarma aşamasında istihdamın korunması gerekiyor.  Çoğu ülkede birkaç yıl boyunca aktif istihdam politikası gerekli olacaktır. Ayrıca, devletin verdiği birçok kredinin yönetilebilmesi için hükümetin ekonomiye katılımı gerekecektir.  Dolayısıyla, önümüzdeki yıllarda birçok ülkede devletin daha önce gördüğümüzden daha güçlü bir rol oynadığını göreceğiz. Bu sağlık, istihdam, yatırım, eğitim, finans ve diğer bazı alanlarda geçerli olacaktır.  Şirketlerin, en azından iyi şirketlerin, çalışanlarının sağlığı için daha büyük sorumluluklar üstlendiğini görüyoruz. Bunların toparlanmada daha başarılı olacak şirketler olduğunu düşünüyorum. 

Pandemi sonrası dönemde, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik toparlanma için önerileriniz var mı? Sizce Türkiye hangi eylem planlarını yürürlüğe sokabilir? 

Gelişmekte olan ülkeler ve yükselen piyasa ekonomileri COVID-19 salgınından güçlü bir şekilde etkilendi. Sağlık sistemleri nispeten daha zayıf; sosyal güvenlik sistemleri de öyle.  Buna ek olarak, yurtdışından gelen işçi dövizlerinde azalma, sermaye kaçışı ve emtia fiyatlarının düşmesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Türkiye dahil pek çok ülke turizmde ani düşüşlerle karşılaşıyor.  Bu çok zor bir dönem olacak. Ekonomilerini hızla büyütmek için zengin ülkelere baskı yapmalı, borçların azaltması veya silinmesi için çaba göstermeliler. Aynı zamanda, yatırımcıların geleceğe dönük yönelimi görebilmeleri için açık kurtarma planları oluşturmaya çalışmalıdırlar.  Birçok durumda, arazi ve ormanlar da dahil olmak üzere, doğal sermaye programlarında kullanılmayacak olan emeği istihdam etmek için büyük bir potansiyel olacaktır. Kendi içinde sağlayacakları büyük faydaların yanısıra, bu turizm için cazibe merkezlerini artırabilir.  Ayrıca, daha zengin ülkelere ihracat için tedarik zincirlerindeki güçlükleri gidermek, girdi sağlamak için bu ülkelerde güven yaratmaya çalışmak da önemlidir.  Ancak bunun zor bir dönem olacağına şüphe yok. Bu bağlamda, uluslararası ilişkiler çok önemli olacak ve Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle yakın çalışmak esas olacaktır.

 

"Pandeminin Ekonomi Politiği"

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi devam ediyor. 

1 Haziran Pazartesi saat 15.00'te yapılacak webinar toplantısının bu bölümünün başlığı “Pandeminin Ekonomi Politiği”. İPM’nin Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in moderatörlüğünde gerçekleştirilecek bu bölümün konuşmacıları: Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İPM Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Keyman, Universidad Carlos III de Madrid Öğretim Üyesi Işık Özel ve City University of London Öğretim Üyesi Mustafa Kutlay’dan oluşuyor. 

Salgın ve Toplum webinarına bekliyoruz. 

1 Haziran Pazartesi 15:00 

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor. 

Kayıt için: https://event.webinarjam.com/register/93/ml2oqfqr

İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesinde Yeni Dönem

“İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi”, 2020 yılı dönemine 9 şirketin daha katılımı ile devam ediyor.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, TÜSİAD’ın iş birliği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteğiyle yürütülen “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi”, 2020 yılı dönemine 9 şirketin daha katılımı ile devam ediyor. İş dünyasında kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratmayı ve kadınların iş dünyasına katılımını daha etkin ve verimli hale getirmek için destek mekanizmaları ve yöntemleri oluşturmayı hedefleyen projeye bu yıl geçtiğimiz yıllardan farklı olarak belediyelerin de dahil olması planlanıyor. 

2020 döneminde İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi’ne dahil olan şirketler şu şekilde: Beyçelik Gestamp, Borusan Holding, Fiba Banka, HKTM-Hidropar Hareket Kontrol Teknolojileri Merkezi San. Ve Tic. A.Ş., Lenovo Türkiye, Kibar Holding, Reckitt Benckiser Ev ve Temizlik A.Ş, Turkcell ve Tekfen Holding. 

Proje kapsamında şirketler, aile içi şiddetle mücadele kapsamında bir resmi şirket politikası oluşturabilmek amacıyla Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından verilen rehber eğitimlerini almaya başladı. Eğitimler, Covid-19 salgını nedeniyle online olarak veriliyor. 

Rehber eğitimlerinin tamamlanmasının ardından, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitici Eğitimi’ Haziran ayında başlayacak ve bu eğitim üç modül halinde verilecek.

2016-2019 yılları arasında 62 şirket, projeye dahil olarak aile içi şiddetle mücadele kapsamında bir resmi şirket politikası oluşturdu. 

Projeyle ilgili detaylı bilgiye https://badv.sabanciuniv.edu/ adresinden ulaşabilirsiniz. 

Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey Google Arts & Culture platformunda...

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu’nda bulunan, Osman Hamdi Bey’e ait 6 tablonun bilimsel araştırma ve konservasyon çalışmalarının süreçleri ve bulguları Google Arts & Culture platformuna taşındı.

 

Osman Hamdi Bey’in, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) Resim Koleksiyonu’nda yer alan 6 tablosunun bilimsel araştırma ve konservasyon çalışmalarının süreç ve bulguları, kültür sanat dünyasının en önemli dijital platformlarından Google Arts & Culture’a taşındı. 6 Haziran 2018’den bu yana Atlı Köşk’te ziyaret edilebilen Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey sergisine de kaynaklık eden araştırma, böylece uluslararası düzeyde erişime açıldı. 

 

Türkçe ve İngilizce seçenekleriyle ziyaret edilebilen çevrimiçi sergi, bir sanatçının üretimini daha yakından tanımak için kullanılan bilimsel yöntemleri anlaşılır kılmasının yanı sıra Osman Hamdi Bey’e atfedilen eserlerin teknikleri ve malzeme yapılarına dair ayrıntılı bilgiler sunuyor. Sanatçının Vazoda Çiçekler, Kuran Okuyan Hoca, Kokona Despina, Naile Hanım Portresi, Arzuhalci ve Cami adlı tablolarının karşılaştırmalı olarak incelendiği proje, sadece Türkiye’de değil, dünyadaki konservasyon çalışmaları için de yol haritası ortaya çıkarıyor.

 

Sergiye kaynaklık eden, Türkiye’de ilk ve öncü konumundaki “Osman Hamdi Bey Tablolarının Bilimsel Analizleri ve Konservasyonu” bilimsel araştırma çalışmaları, Bank of America Merrill Lynch’in uluslararası “Sanatı Koruma Projesi” kapsamında 2016 yılında başlatıldı. Söz konusu çalışma, dünyada Osman Hamdi Bey tabloları üzerine gerçekleştirilmiş en ayrıntılı araştırma özelliğini taşıyor. 

 

“Osman Hamdi Bey Tablolarının Bilimsel Analizleri ve Konservasyonu” araştırmasında ilk olarak X-ışını görüntüleme tekniğiyle, tablolara uygulanan eski restorasyon işlemleri, ağır metal içeren boyaların yerleri ve çıplak gözle görülmeyen alt katmanlardaki bulgular incelendi. Osman Hamdi Bey’in, eserlerine boyayı uygulamadan önce karakalemle yaptığı eskizler, boyama teknikleri, eserlerin geçirdiği dönüşüm bu süreçte ilk kez ortaya çıkmış, sanatçının kullandığı malzemelerin yapısını, rengini, boya katmanlarını ve dokusunu incelemek üzere kimyasal analiz çalışmaları yürütüldü. 

Çalışma sırasında Osman Hamdi Bey’in 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başına ait olan tablolarının zaman içinde doğal yaşlanma etkilerinden dolayı yüzeylerinde boya çatlakları, dökülmeler meydana geldiği, verniklerinin sarardığı görülmüş; temizlenip sağlamlaştırılan eserlerin konservasyon işlemleri de gerçekleştirildi.

Sakıp Sabancı Müzesi, Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ortak çalışmasıyla yürütülen projede Getty Konservasyon Enstitüsü de test sonuçlarının değerlendirilmesinde danışmanlık yaptı. 

Projenin bilimsel danışmanlığını  Danimarka Müzeleri Ortak Konservasyon Merkezi Tablo Konservasyonu Uzmanı Filiz Kuvvetli üstlendi. Bilim komitesinde ise SSM Resim Koleksiyonu Yöneticisi Hüma Arslaner, SSM Konservasyon Laboratuvarı Yöneticisi Nurçin Kural Özgörüş, Getty Konservasyon Enstitüsü Kimya Uzmanı Lynn Lee, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendislik Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Gülgün, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi SUNUM’da  görev yapan Dr. Meltem Sezen ve Dr. Feray Bakan yer aldı.

 

Mezunumuzdan BeVideo Girişimi

2005 yılında Bilgisayar Mühendisliği bölümümüzden mezun olan Erkan Akın, girişimi olan BeVideo'nun kuruluş hikayesini Start Up dergisine anlattı. Sizlerle paylaşıyoruz... 

Abone ol